Referanduma kadar geçecek sürede "evet"çilerle "hayır"cılar Adanın her iki tarafında kampanya yürütecekler.Sandıklar açılınca da sonuç ortaya çıkacak...Bu süreçte önemli olan Ada halkının doğru bilgilendirilmesidir. Planın ne getirip ne götürdüğü konusunda halkın yeterli bilgiye sahip olabilmesidir.Kapsamlı bir metin olan Annan Planının tüm yönleriyle okunup anlaşılması açısından yeterli zaman tanınmamış olmakla birlikte, taraflar kendilerini bağladıkları için bu kısa süre içinde yoğun çaba göstereceklerdir.Ada halkı kaderini alabildiği bilgilerle belirleyecek...Bu işin bir yönü...Diğer yönü ise Türkiyeyi bu politikaya iten ABden müzakere tarihi alma beklentisi. Herkes biliyor ki, Ankara hükümetinin gözettiği asıl hedef bu...ABnin Kıbrıs koşulunu kabul ederek, tarih alma konusunda bir engeli aşmaya çalıştı. Sırf bu amaçla haklı olduğu konuda bile AB ve ABD dayatmasını kabul ederek Kıbrısı bir ön koşul olarak kabullendi.Engel aşıldı mı veya aşılacak mı?Eğer tek "engel" Kıbrıs idiyse bu koşulun yerine getirildiği kabul edilmeli. Referandumlardan çıkacak sonuç ne olursa olsun, AB, haksız yere öne sürdüğü "Kıbrıs koşulu"nun yerine getirildiğini kabul etmek zorundadır. Türkiye ve Türk tarafı masadan kaçan taraf olmamış. Uzlaşan taraf olduğunu kanıtlamış ve tam içine sinmese de Annan Planına imza atmaya hazır olduğunu açıklamış, ABnin bu özel koşulunun "gereği"ni yerine getirmiştir. Bunu yaparken de mümkün olduğunca Türk tarafı lehine bir metin ortaya çıkarmaya çalışmıştır. En iyisi olarak nitelemese de en iyi ikinci durum nitelemesiyle Ankara hükümeti sonucu benimsemiş, referandumda evet oyu kullanılmasını bizzat Başbakanın ağzından istemiştir. Riski ve sorumluluğu üstlenmiştir.Hükümeti memnun eden bu sonucun alınmasında, süreç boyunca hedef tahtasında tutulan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın büyük katkısı olduğu unutulmamalıdır. Annan Planı beşinci kez değiştirildiyse bu Denktaşın gösterdiği direnç sayesinde olmuştur. Annan Planının birinci halinin imzalanması gerektiğini savunanlar Denktaşın direnciyle planın Türk tarafı lehine değiştirilebildiğini görmüş olmalıdırlar.Artık bundan sonra Kıbrıs Türkünün veya Kıbrıs Rumunun evet veya hayır demesi sonucu değiştirmemeli ve AB Türkiyeye müzakere tarihini hemen vermelidir.KKTCde 14 Aralıkta yapılan seçimlerde olduğu gibi "muhalefet kazanırsa sayarım, iktidar kazanırsa saymam" garipliğini gösterip, "hayır çıkarsa sayılır, evet çıkarsa sayılmaz" dememelidir.Zaten sonucun Kıbrıs Rum tarafı açısından bir yaptırımı yoktur. Onlar hayır deseler bile 1 Mayısta Güney Kıbrıs ABye girecektir.Kuzey Kıbrıs ve Türkiye de yaptırım altında olmamalıdır. Kuzey Kıbrıstan hayır çıksa bile cezalandırılmamalıdır.AB haksız koşullarına yenilerini eklememelidir. fbila@milliyet.com.tr Kıbrıs konusunu Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkları karara bağlayacak. New Yorkta kabul edilen yöntem uygulanıyor. Plana son şekli verildi ve sonuç referanduma kaldı.