Türkiye'de AB'ye girmeye kim engel, tartışmaları yine alevlendi. Hükümet Meclis'ten 6. uyum paketini çıkarmaya hazırlanırken, AB'ye girişe engel olarak Atatürkçülük ve Türk Silahlı Kuvvetleri gösterilmeye başladı.
Ankara henüz, AB'ye tam üyelik için müzakere tarihi almış değil. İlk hedefi bu. Bunu sağlamak amacıyla da yeni adımlar atıyor. Hem Kıbrıs'ta yumuşama politikası izliyor, hem de hukuki düzenlemelere devam ediyor.
Başbakan Erdoğan, bu bağlamda TBMM'nin temmuzda tatile girmeyeceğini, bir aylık bir tatille yetineceğini de açıkladı. Başbakan'ın bu kararı özellikle AB yolunda yapılacak çalışmalar açısından yerinde bir karar. Ankara ev ödevini ne kadar hızlı yaparsa o kadar zaman kazanacak.
Ancak bu süreçte Türkiye'nin yanlış tartışmalarla da zaman yitirmemesi gerekiyor. 40 yıldır AB kapısında bekleyen Türkiye'de, AB'ye girişe karşı olan bir kurum yok. Buna Türk silahlı Kuvvetleri de dahil. Değişik vesilelerle Genelkurmay başkanları, AB'ye karşı olmadıklarını ifade ettiler. Bu görüşler açıklanırken, bazı kuşkuları da dile getirdiler. Anımsanacağı gibi üzerinde en çok durulan konu bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye karşı terörü desteklemeleri, ikili bir politika izlemeleriydi.
Ankara'da tartışmalar hep Türkiye'nin eksikliği, TSK'nın engel olup olmadığı üzerinde yoğunlaşıyor. Ama, bu süreçte Avrupa'nın yaklaşımını ve oluşturduğu engeller pek tartışılmıyor.
Türkiye'nin AB'ye girmesine ne Atatürkçülük, ne de TSK engel oluşturur. Kopenhag kriterlerinin gereği olarak Ankara'nın yaptığı reformlarda Genelkurmay'ın da katkısı olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, 3 Ağustos 2002'de gerçekleştirilen, idam cezasının kaldırılması, anadilde yayın ve öğrenim hakkı tanınmasını içeren büyük reform paketi MGK'da da benimsenmiştir. Bazı Avrupa ülkelerince desteklendiği sabit olan 20 yıllık kanlı bir terör sürecinden geçen Ankara'nın, askeriyle siviliyle bu reformu destekleyip gerçekleştirmesi azımsanacak bir açılım değildir.
Bugün Kopenhag kriterleri bağlamında Avrupa'nın Türkiye'ye yönelteceği haklı bir eleştiri yoktur. Bu kriterler özü itibariyle yerine getirilmiştir. Bunu daha da geliştirecek adımlar da 3 Ağustos 2002' den bu yana atılıyor. Türkiye'de bu adımlara ne asker, ne sivil kimse engel olmadı.
Yeter ki AB engel çıkarmasın.
Türkiye'ye müzakere tarihi versin.
Yeni bahaneler çıkarmasın.
Gerisi kolay...
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025