Avrupa Birliği'ne ilişkin iç düzenlemelerden sorumlu olarak Başbakan Yardımcılığı'na ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın atanması bir yönüyle Ankara'nın bu konuya verdiği önemi de gösteriyor.
Başbakan ve Dışişleri Bakanlığı yapmış bir liderin AB ilişkilerinden sorumlu olarak kabineye katılması Türkiye'nin muhataplarına da mesaj niteliği taşıyor. Ankara'nın Avrupa Birliği'ne girmek konusundaki kararlılığının bir göstergesi. Yılmaz'dan beklenen bu alandaki çalışmaları hızlandırması, sadece Ankara'nın değil AB'nin de yükümlülüklerini yerine getirmede harekete geçmesini sağlamak.
Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu yetkilisi Günter Verheugen Ankara ziyaretinden pek memnun gözükmüyor. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Yılmaz tarafından kabul edilen Verheugen, bu temaslarından çok, insan hakları konusunda sivil toplum kuruluşları ve kişilerle yaptığı görüşmelerden etkilenmiş görünüyor. İnsan hakları konusunda Helsinki zirvesinden bu yana bekledikleri gelişmeleri Ankara'da görememekten şikayetçi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in bu konuda önemli bir uyarısı var. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin önüne konulan
"yapılacaklar listesi"nin gereklerine Avrupa istediği için değil, Türkiye gereksinim duyduğu için yerine getirileceğini söyledi. Sezer'in Anayasa'dan başlayarak bir hukuk ve domokratikleşme reformu istediği biliniyor. Bu isteğin kaynağı, Avrupa Birliği'ne girmenin koşullarından çok, Türkiye'nin demokratikleşme, çağdaşlaşma çabaları olmalı.
Avrupa'nın baskısı olsun, olmasın Ankara'nın yeni yasama yılında yükü çok ağır olacak. İdam cezasının kaldırılması, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasa maddelerinin ayıklanması, bu konudaki ceza hükümlerinin çağdaş hale getirilmesi, terörle mücadeleyi zaafa uğratmayacak biçimde düzenleme yapılması, işkencenin kağıt üzerinde değil fiilen de önüne geçilmesini sağlayacak önlemlerin alınması, ekimde açılacak Meclis'in gündemini oluşturacak.
Başta idam cezasının kaldırılması girişimi olmak üzere bu konulardan bazılarında koalisyon içi uyumu sağlamak zor görünüyor. Başbakan Yardımcısı Yılmaz'ın bu nedenle işi hiç kolay değil. Türkiye kendisi için bu aşamaları geçebilirse, Avrupa Birliği yolunda da önemli adımlar atmış sayılacak.
Ancak bunu yaparken, Avrupa'nın
"azınlık hukuku" yaratmaya dönük çabalarının, terörle insan haklarını birbirine karıştıran yaklaşımının gözden uzak tutulmaması gerekiyor.
Yılmaz'ın en çok kafa yorması gereken hususlardan biri de bu
"hassas denge"nin kurulabilmesi olmalı.
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr