DSP lideri Bülent Ecevit: Rahşan Hanım ise ropdöşambr üzerinde yine etrafı düzeltiyordu. Bu kez roller değişmiş.Geçen yıl aynı günlerde, Bülent Bey hasta, Rahşan Hanım refakatçiydi. Bu kez Rahşan Hanım rahatsız, Bülent Bey refakatçi. Ama Rahşan Hanım, yine Bülent Bey'in çayını, kuru pastasını veriyor.Rahşan Hanım, yatmaktan sıkılmış ama doktorların tavsiyelerine de uyuyor. İstirahat saatleri dışında partililerle konuşuyor. Gündemi izliyor.DSP'nin gençlik kurultayına katılmadığı için üzgün. Katılmak istemiş ama doktorlar izin vermemiş. Sorduklarından belli ki, aklı kurultayda kalmış. Gençlere güvendiğini vurguluyor. Hepsi temiz kalpli temiz yüzlü çocuklardır diyor ve ekliyor: "Yurtsever, ulussever gençler, ben onlara güveniyorum, Türkiye de güvenmeli." Bülent Ecevit çok sık spor giyinmez. Giyse de çoğunlukla lacivert bir kumaş pantolonun üzerine spor bir gömlek görürsünüz. Spor kıyafetinin de çizgileri bellidir. Bülent Bey'i ilk kez kanvas bir pantolonla gördüm. Açık mavi spor gömleğinin altında bej rengi kanvas bir pantolon. Çok sevimli duruyordu... 1. DÜNYA SAVAŞI GİBİ "Sanki koşullar Birinci Dünya Savaşı sonrasını anımsatıyor. Türkiye çok dikkatli olmalı. O zaman düşünülürse, İngiltere'nin, ABD'nin bir yandan Kürt kartını bir yandan Ermeni kartını oynakdıkları anımsanır. Bugüne baktığımda da aynı şeyi görüyorum. ABD, Kürt kartını oynuyor. Sanıyorum Ermeni kartını oynayacak. Ona hazırlanıyor. Hükümet dikkatli olmalı." Ecevit, denge bir kez bozulduğunda yeniden oluşturmanın zorluğuna değiniyor :"ABD, Irak'ı işgal etti ama işin zorluğunu daha yeni görüyor. Bence ne yapacağını çok iyi bilerek hareket etmiyor. Irak'ı öyle kolayca kontrol etmek, istikrar oluşturmak kolay değildir. Ne kuzeyde ne güneyde tam bir kontrol var. Siyasi açıdan nasıl bir tabloyla karşılanacağını belli ki tahmin edememiş."Ecevit, Türkiye'nin konumunu ise şöyle değerlendiriyor : "Türkiye'nin savaşın dışında kalması olumlu. Hükümet bunu bilerek mi yaptı bilmeyerek mi, o belli değil ama sonuç Türkiye açısından olumludur. Şimdi ABD ilişkileri geriyor. Türkiye'ye baskı yapıyor. Ama bunu çok kaba bir biçimde yapıyor. Bizim özel olarak ABD ile ilişkilerimizi kötüye götürmemiz elbette gerekmez. Ama ABD de, bu bölgede Türkiye'den başka güvenebileceği bir ülke olmadığını unutmamalı. Zamanla ilişkiler düzelir. Bu ABD'nin de lehine olur. Türkiye, ABD'nin tutumunu çok abartmadan yoluna devam etmelidir." Sohbetimizde, konu 19 Mayıs'a gelince Bülent Ecevit, Türkiye'nin çok önemli, tarihi bir süreçten geçtiğini vurguluyor. Şöyle diyor: KÜRT VE ERMENİ KARTLARI "ABD; Irak'ta sadece Kürt gruplara dayanarak ülkenin tümüne hâkim olamaz. Kürtler azınlık durumunda. Bunu unutmaması gerekir. Türkiye'ye karşı Kürt kartını oynayacaktır, ayrıca önümüzdeki dönemde Türkiye'nin karşısına bir Ermeni kartıyla da çıkacaktır. Türkiye, ABD'nin yanında savaşa girseydi ne olurdu? Bu sorunlar çıkmaz mıydı? Bence, durum fazla değişmezdi. Türkiye, sadece yükünü çekmek üzere savaşa girmiş olurdu. Bugünlerde ABD yine Türk askerinin bölgeden çıkması için uğraş veriyor olurdu. Bu süreçte ABD, Türkiye'ye karşı samimi bir tutum içinde olmadı. İkili oynadı." Ecevit, K. Irak'ta fiilen bir Kürt devletinin zaten oluştuğunu, önümüzdeki süreçte ABD'nin bu oluşumu güçlendirebileceğine dikkat çektikten sonra şöyle devam ediyor : KIBRIS ADIMI OLUMLU Sohbetin bu aşamasında Rahşan Hanım, Bülent Bey'e soruyor:"ABD neden bu kadar baskı yapıyor ve hükümet neden bu kadar etkileniyor, bütün sorun para mı? Ankara'nın gözettiği bu mu?""Hayır" diyor Bülent Ecevit :"Para baskısını da kullanıyorlar ama sorun daha çok siyasi görünüyor. Ona bakarsan, Türkiye'nin ABD'ye verdiği para, aldığından fazladır. Silah alımından tut ticarete kadar, bizim ödediğimiz daha fazladır. Ama bölgeye yeni bir şekil vermeyi amaçladığı için ABD bu baskıları artırıyor."Yaşlılık, rahatsızlık demeden Ecevit'ler, Türkiye'nin sorunlarına, gündemine kafa yormayı sürdürüyorlar. İyi günde de kötü günde de hep birbirlerine destek olarak, hep aynı sevgi ve saygı içinde... fbila@milliyet.com.tr Ecevit'in dikkat çektiği bir konu da Kıbrıs oldu: "Denktaş'ın ve Erdoğan'ın son günlerde attıkları adımlar olumlu. Sınır geçişlerini kolaylaştırmaları iyi oldu. Bu Türkiye'nin iyi niyetini gösterir. Ancak, bu süreçte sessiz sedasız Kıbrıs'ı kaybetmemek gerekir. Erdoğan ve Denktaş buna özen göstermeli. Bir yandan bu yolla Kıbrıs kaybedilir, diğer yandan Türkiye yine Avrupa Birliği'nin dışında kalırsa, bu kötü bir sonuç olur. Erdoğan ve hükümetin en fazla bunun üzerinde durmaları gerekir."
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025