Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



ABD'nin Irak Dışişleri Bakanlığı'na getirdiği KDP'li Hoşyar Zebari, Türk askeri istemediklerini söyledi.
Zebari, bu açıklamayı Irak Dışişleri Bakanı sıfatıyla yaptı.
Zebari, Irak'ın tümünü temsil ediyor mu?
Oturtulduğu koltuğa bakarsınız kağıt üstünde öyle. Ama gerçekte temsil ettiği Kürt gruplar tabii bir de dolaylı da olsa ABD'yi temsil ediyor. Çünkü, onu oraya oturtan siyasi irade Irak halkı değil, ABD. Gerçek siyasi otorite ABD olduğuna göre, Zebari'nin bu otoritenin istediği dışında konuşması veya iş yapması düşünülemez.
İşte bu nokta ABD'nin Türkiye politikasında önemli bir çelişki ortaya çıkıyor. Washington, bir yandan Türk askeri gönderin diyor. Bu amaçla Ankara'yla masaya oturuyor. Ama diğer yandan Irak'ın Dışişleri Bakanlığı'na daha birkaç gün önce getirdiği KDP'li Zebari "Türk askeri gelmesin" diye, demeç veriyor.
"Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" dedirtecek, bir çelişki...
Konuşan ABD mi, KDP mi, Irak mı?
Washington'un önce bunu açıklığa kavuşturması gerekli. Asker tezkeresini geri çevirmiş Türkiye'den bir kez daha asker isterken, böyle bir karar almasını zorlaştıracak ne varsa yapıyor ABD...
Süleymaniye'de Türk askerinin kafasına çuval geçirmek yetmiyormuş gibi, Zebari'nin Ankara'nın karşısında Irak Dışişleri Bakanı sıfatıyla çıkıp, askerinizi istemiyoruz, demesine de olanak sağlıyor. Aynı ABD, Dışişleri Bakanı Gül'ün Washington ziyaretinde, Irak geçici yönetiminin de Türk askerini davet edeceğine dair söz veriyor.
Irak yönetiminin istemediği ve bunu resmen ilan ettiği, buna karşın ABD yönetiminin istediği askeri Türkiye, nasıl gönderecek?
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün bu konudaki önerisi de şu:
"Türkiye asker gönderme kararı alınırsa bu sorunlar çözülür."
Bunun bir anlamı da, asker gönderme kararı almazsanız, Zebari ne derse o olur.
Washington'un bu çelişkiyi çözmek bir yana daha da güçlendirerek, bir çeşit "şantaj" aracı gibi kullanma eğiliminde olduğu ortaya çıkıyor.
Bu ne demek?
ABD bu tutumuyla demek istiyor ki, "Biz ve Barzani - Talabani ne yaparsak yapalım sineye çekmek ve istediğimizi yapmak zorundasınız."
Bu yaklaşım, geri çevrilen tezkere öncesinde olduğu gibi Türkiye'yi mecbur ve mahkum saymaktır.
Ankara, "o tezkereyi geçiremedim ama kendimi şimdi affettireceğim, biz ettik sen etme" havasıyla ABD'nin peşinden koşarsa, göreceği muamelenin ne olacağı belli.
Askerler masaya oturdu...
Zebari konuştu...
Siyasiler masaya oturmadan, muhatabının Zebari mi, ABD mi olduğunu netleştirmesi gerekiyor.