Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Irak krizi sürecinde önce Başbakan, daha sonra Dışişleri Bakanı olarak en üst düzeyde sorumluluk üstlenen Abdullah Gül'ün makamına girdiğimizde, kendimizi yoğun telefon trafiği içinde buluyoruz.
     "Şimdi İngiliz Dışişleri Bakanı Straw'la konuştum" diye söze giriyor:
     - Herkes Türkiye'nin tutumundan çok memnun. ABD de, İngiltere de Türkiye'ye karşı özenli. Dün de Almanya Dışişleri Bakanı Fischer aradı. Onların yaklaşımı da aynı. Antalya'ya gelecek. Oraları göstereceğiz. Burada savaş olmadığını savaşın bir etkisi olmadığını görecek.
     Gül, geçmişe dönük tartışmalar yerine ileriye bakılmasından yana. Türkiye'nin süratle normale dönmesi gerektiğini vurgulayarak "Bakın" diyor, "Önümüz açık, bahar geldi, ekonomi canlanmaya başladı. Öyle bazılarının tahmin ettiği gibi felaketler olmadı. Felaket beklentileri doğru çıkmadı."
     
     "İşte görüyorsunuz" diye devam ediyor:
     "Korkulan katliamlar, büyük krizler yok. Türkiye savaşın içinde değil. Hakkına, hukukuna halel gelmiş değil. Süratle savaş dışındaki gündemine dönebilecek, kendi işine bakabilecek bir konumda. Nitekim bakmaya başladı. Ekonomideki sinyaller bunu gösteriyor. Türkiye bence olabileceği en iyi konumda. En iyi pozisyonda. Bu ortamı, geçmişi tartışarak germenin bir anlamı yok. Onlar geçmişte kaldı. Biz işimize, önümüze bakmalıyız. Düşünün ki, iki sene önce dolar 1 milyon 800 bin liraydı, şimdi 1 milyon 600 küsurlarda. Hani Arjantin olacaktık? Bunlar hep yanlış beklentilerdi. Göreceksiniz, her şey daha iyiye gidecek. ABD'den de çok daha iyi haberler gelecek. Bunlara yakında tanık olacaksınız."
     
     Gül, Irak krizi boyunca Türkiye'nin tam bir demokratik düzen içinde ve çok uyumlu çalışma gösterdiğine dikkat çekiyor ve:
     "Bu süreçte Türkiye demokrasisi tam işlemiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri gerçekten tam demokratik ülkelerde nasıl hareket ediliyorsa, öyle hareket etmiştir. Komutanlarımızın tutumları bu anlamda örnek gösterilecek niteliktedir. Sadece Özkök Paşa değil, bütün komutanlarımız aynı örnek tavır içinde olmuştur. Türkiye, bütün kurumlarıyla, tam demokratik işleyiş içinde, uyumlu biçimde yönetilmiştir. Her şey gayet şeffaf olarak milletin önünde cereyan etmiştir" diyor.
     
     Gül, ikinci tezkerenin geçmemesiyle ilgili eleştirileri şöyle yanıtlıyor:
     "Türkiye demokratik mekanizma içinde kararlarını aldı. Doğru, ABD bu tezkereyle ilgili karara üzüldü, ama saygıyla karşıladı. Sayın Powell Ankara'yı ziyaret etti. Temaslar devam etti. O nedenle bu eleştirileri haksız ve yersiz buluyorum. Türkiye'nin devre dışı kaldığı filan da yok. Her gün temas halindeyiz. Irak'ın yeniden yapılandırılmasında da devrede olacağız. O kadar ki, bizi arayıp yeni Irak yönetiminin oluşturulmasında katkı verebilecek isimler soruyorlar."
     Gül, Kuzey Irak'taki gelişmeleri değerlendirirken de şöyle diyor :
     "Sorunun başından beri çok dikkatli biçimde çalışıyoruz. Gerek Dışişleri, gerek Genelkurmay, uyumuyor desem yeridir. 24 saat işin başındayız. Her gelişme anında değerlendiriliyor. Telefonlarla haberleşiliyor. Gerektiğinde gelip sabahlara kadar işi takip ediyoruz. Kerkük olayı geliştiğinde de öyle oldu. Powell'ı onların saatiyle sabah 07.30'da aradım ve gayet net konuştum.
     
     'Ya hemen siz kontrol altına alın, gücünüz yeterli değilse biz birlikte hemen yapalım, o da mümkün değilse,biz gerekeni yapacağız' dedim. 2 - 3 saat içinde 173. indirme birliklerinin gönderileceğini söyledi. Gerçekten de gönderdi. Yoksa, Powell'a da söyledim, biz 2 saat içinde her şeyi yapabilecek biçimde hazırlıklıyız. 2 saatte her yerde kontrol sağlayabilecek durumdayız. Hem askeri olarak, hem diplomatik olarak teyakkuz halindeyiz. Nitekim, o gece biz çok kötü haberler aldık. Katliam olacak gibi duyumlar geliyordu. Hemen devreye girdik. Ben bizzat konuştum. Ve o gece ABD askerlerine Türkmen mahallelerini devriye gezdirdik."
     
     Gül, Saddam rejiminin devrilmesiyle ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:
     "Diktatörlerin sonu budur. Kendisine mesaj gönderdim. Uyardım. Taha Yasin Ramazan'ı Ankara'ya getirttiğimizde söyledim. 'Bu işin sonu yok' dedim. Güç dengelerini dahi söyledik. Ama dikkate almadılar. İstanbul Deklarasyonu'nu bile reddettiler. Böyle olacağı belliydi. Görünen bir sonuçtu."
     Gül, başta ekonomi olmak üzere, Türkiye ile Irak arasında ilişkilerin yeniden düzenlenmesi konusunda çalışacak ve diplomat, siyasetçi ile işadamlarından oluşacak üst düzey heyetin kurulacağını da söyledi.
     
     Gül, Güney Kıbrıs'ın AB'ye katılması için kendi katılımıyla yapılacak imza törenini değerlendirirken de şöyle konuştu:
     "Oraya gitmek, benimsemediğimiz görüşleri kabul ettiğimiz anlamına gelmez. Güney Kıbrıs bizim inisiyatifimiz dışında AB'ye giriyor diye biz AB'ye giriş hedefimizi terk edecek değiliz. Bu, pire için yorgan yakmak olur. Törenler görüşlerin kabulü anlamına gelmez. Daha önce de İstanbul'da toplantılara onlar katıldılar, bayrakları da asıldı. Bu bizim her şeyi onayladığımız anlamına gelmedi. Yine gelmez. Ayrıca daha bir yıllık süre var. Çözüme ulaşıldığında AB için de geçerli olacak. Kapı kapatılmış değil."