Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fikret BİLA

ANAYASA Mahkemesi, RP'nin kapatılmasına karar verirken bir karar daha aldı, ancak, ikinci kararını açıklamadı. Bu karar RP'nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli kararla birlikte açıklanacak.
Anayasa Mahkemesi, RP'nin kapıtlaması kararını vermeden önce, davayla ilgili tartışmaların eksenini ve RP savunmasının dayanağını oluşturan, Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesinin ikinci fıkrasını Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Yüksek Mahkeme bu yasa hükmünü re'sen iptal ettikten sonra, Anayasa ile Siyasi Partiler Yasası'nı uyumlu hale getirdi ve RP'yi bu karardan sonra Anayasa'nın 69. maddesine dayanarak kapattı.
Anayasa Mahkemesi'nin henüz açıklamadığı bu iptal kararı, parti kapatma davalarında Anayasa'nın mı, yoksa Siyasi Partiler Yasası'nın mı esas alınacağına ilişkin tartışmayı da bitirdi. Bundan böyle, Anayasa Mahkemesi, RP davasında olduğu gibi, siyasi parti kapatma davalarında doğrudan Anayasa'yı uygulayacak. Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesinde yer alan bir partinin kapatılması için gerçekleşmesi gereken koşulları ortadan kaldırmış oldu. Artık bir siyasi partinin Anayasa'ya ve Cumhuriyet'in temel niteliklerine aykırı faaliyetlerin odağı haline gelip gelmediğine doğrudan Anayasa Mahkemesi karar verecek.
Anayasa Mahkemesi'nin Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesinin ikinci fıkrasını iptal etmesi, TBMM'deki Siyasi Partiler Yasası'na ilişkin değişiklik tekliflerini de havada bırakmış oldu.
Anayasa Mahkemesi'nin, "odak olma koşulları"nı düzenleyen Siyasi Partiler Yasası'ndaki hükmü iptal ederek, RP'nin Avrupa'ya başvururken kullanacağı en önemli iç hukuk dayanağını da ortadan kaldırdı.
Anayasa ile Siyasi Partiler Yasası arasındaki çelişki neydi?
l995 yılında Anayasa'da yapılar değişiklikle 69. maddeye, "Bir siyasi partinin 68. maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi'nce tespit edilmesi halinde karar verilir" hükmü yer aldı. Devamında da partinin kapatılmasına sebebiyet verenlerin beş yıl süreyle siyasi parti kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacağı yasağı getirildi. 69. maddenin atıfta bulunduğu 68. maddenin dördüncü fıkrası ise siyasi partilerin devletin bağımsızlığına, bölünmez bütünlüğüne ve demokratik laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı faaliyetlerde bulunamayacaklarını hükme bağlıyor.
Anayasa'nın 69. maddesine eklenen yeni hüküm bir partinin odak haline gelip gelmediğinin Anayasa Mahkemesi'nce tesbit edileceğini belirtirken, Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesi ise bir partinin odak haline geldiğinin tesbiti için bazı koşulların gerçekleşmesi hükmünü taşıyordu.
Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesine göre, bir partinin odak haline gelmesi için üyelerinin aykırı faaliyetler nedeniyle tabii mahkemelerce mahkum edilmiş olması, Başsavcının bu üyelerin partiden atılması için uyarıda bulunması, parti genel merkez organlarının buna direnmesi, üyeleri partiden çıkarmaması, aksine beyan ve bildirilerle, aykırı faaliyetten hüküm giyen üyelerin eylemini onaylar bir tutuma girmesi, ancak bu durumun tesbitinden sonra partinin kapatılması için dava açılması gerekiyordu.
İşte Siyasi Partiler Yasası'ndaki bu hüküm nedeniyle RP, savunmasında hüküm giymiş üyesi bulunmadığını, 103. maddedeki koşulların gerçekleşmediğini, bu nedenle de Başsavcı'nın kapatma davası açamayacağını öne sürüyordu. Davanın Anayasa'ya göre değil, Siyasi Partiler Yasası'ndaki hüküm esas alınarak görülmesi gerektiğini savunuyor ve Anayasa Mahkemesi'nin bu nedenle davayı usul açısından reddetmesi gerektiğini öne sürüyordu. Buna karşılık Başsavcı ise, davayı doğrudan Anayasa'nın 68 ve 69. maddelerine göre açtığını, Anayasa'nın yasalardan üstün bir hukuk normu olduğunu ve Siyasi Partiler Yasası'ndaki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğine bakmadan Anayasa Mahkemesi'nin doğrudan bir partinin odak haline gelip gelmediğine karar verebileceği tezini ileri sürüyor ve RP'nin kapatılmasını istiyordu.
Anayasa Mahkemesi, kararını vermeden önce işte bu tartışmayı bitirdi. Siyasi Partiler Yasası'nın 103. maddesini Anayasa aykırı bularak iptal etti ve Başsavcı'nın dava dilekçesinde yer aldığı gibi doğrudan Anayasa'yı uyguladı.
Anayasa Mahkemesi iptal kararıyla Anayasa ile Siyasi Partiler Yasası arasındaki uyumu da sağlamış oldu ve RP'nin savunmasını dayanaksız bıraktı.
Anayasa Mahkemesi RP'yi kapatmakla kalmadı, bir hukuki tartışmayı da bitirdi.

Yazara EmailF.Bila@milliyet.com.tr