AKP'nin yöneticileri dahil kadrosunun büyük çoğunlukla Erbakan ve Milli Görüş hareketi içinde yetiştiği biliniyor.
AKP lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu Antalya'da, "Milli Görüş elbisesini çıkardık, dışarıda bıraktık" dedi. Erdoğan, Milli Görüş elbisesini çıkarmakla kalmadı, yerine DP elbisesini de giydi. Erdoğan, AKP'nin Demokrat Parti'nin devamı olduğunu söyledi.
AKP liderinin bir - iki cümleyle açıkladığı bu "çizgi", AKP içinde fazla yankılanmadı. Tartışmalara yol açmadı. AKP çizgisine yakın yayın organlarında da geniş yer bulmadı.
AKP, içinden doğduğu Refah - Fazilet çizgisinin değil de DP'nin devamı bir parti konumunda mıdır? Milli Görüş'le ilgisi yok mudur? Erdoğan'ın bu açıklamayı Erbakan Hoca'nın yeniden Saadet Partisi'nin başında, aktif siyasete dönmesinden birkaç gün sonra yapması tesadüf müdür? İdeolojiler, elbise çıkarılır gibi çıkarılıp değiştirilebilir mi? AKP'nin siyasi kimliği nedir?
Bu açıklamalar gösteriyor ki, AKP hala bir siyasi kimlik arayışı içindedir. Siyasi kimlik konusunda netleşmiş değildir.
Erdoğan'ın Milli Görüş'ü reddeden açıklamasından kısa süre önce Dışişleri Bakanlığı'nın Milli Görüş teşkilatıyla ilgili olarak yurtdışındaki temsilciliklere gönderdiği talimat hala tartışılıyor. Milli Görüş teşkilatının korunması, gerektiği hallerde büyükelçiliklerin temasa geçmesi gerektiğine ilişkin bu genelgeyle ilgili tartışma henüz sıcaklığını korurken ve geri alınmamışken, Erdoğan'ın Milli Görüş'ü çıkarıp atması neyin nesi?
DYP dururken AKP, DP'nin devamı sayılabilir mi, olabilir mi?
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, söz konusu genelge tartışmaları arasında, özel olarak Milli Görüş teşkilatını korumaya yönelik bir talimat vermediklerini, hatta, Erbakan hocadan kopuş nedenlerinden birini de bu teşkilat içindeki aşırıların oluşturduğunu söylemişti. AKP'nin kuruluş günlerinde de din partisi olmadıklarını vurgulamıştı. Bunu daha sonra Erdoğan da yaptı.
Ancak, iktidara geldiğinden bu yana AKP ile ilgili tartışmalar yine din ve dini semboller üzerinde yoğunlaştı. Laiklik konusuna odaklandı. Partinin dinamik desteğini oluşturan kesime yine din eksenli mesajlar verildi. Aynı yönde destek alındı.
Yine türban ve laiklik tartışması yüzünden ilk kez 23 Nisan resepsiyonu Cumhurbaşkanı, komutanlar, yüksek yargı ve ana muhalefet tarafından protesto edildi.
Celal Bayar - Adnan Menderes ikilisinin öncülük ettiği Demokrat Parti hareketiyle, Tayyip Erdoğan - Abdullah Gül ikilisinin öncülük ettiği AKP hareketi bir çizgi üzerinde durabilir mi? Kimyaları uyuşabilir mi?
Bu sorulara "evet" demek çok zor. Böyle bir yanıt ya Bayar - Menderes, ya da Erdoğan - Gül çizgisini reddetmek anlamına gelir.
Ama, eğer Erdoğan - Gül, böyle bir çizgiye ulaşmak istiyorlarsa, o zaman, bunu somut politikalarına yansıtmaları ve kamuoyunun önüne yeni bir metinle çıkmaları gerekir.
"Ben bu elbiseyi çıkardım, bunu giydim" diyerek, gardırop zenginleştirmekle olmaz...
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025