Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

12 Haziran 2011’de yapılan seçimin üzerinden 10 ay geçti. CHP’den Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay, MHP’den Engin Alan, BDP’den Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak, Gülser Yıldırım, İbrahim Ayhan, BDP destekli bağımsız Kemal Aktaş, 12 Haziran’da milletvekili seçilmelerine rağmen tahliye edilmemeleri nedeniyle yemin ederek görevlerine başlayamadı.
Mahkemeler, anayasada yer alan hakların bölünmez bütünlüğü, demokratik ve laik sistemi ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağına yönelik Anayasa’nın 14. maddesini gerekçe göstererek milletvekillerini tahliye etmedi. Mahkemeler, anayasanın milletvekili dokunulmazlıklarını düzenleyen 83. maddesinde yer alan istisna halini, bu kararlarına gerekçe gösterdi. Bu istisna hali, Anayasa’nın 14. maddesi kapsamında kalan suçları, seçilmeden önce işleyenlerin yargılandıkları davalardan dokunulmazlık kazanamayacaklarını düzenliyor. Mahkemeler de vekil seçilen tutuklu 8 ismin 83. maddedeki istisnadan dolayı, yargılandıkları davalardan dokunulmazlık kazanamadıklarını gözetti. Bu nedenle 10 aylık süreçte, hukuki statüleri diğer sanıklarla aynı olan tutuklu milletvekillerinin tahliyeye hak kazanıp kazanamayacakları merakla beklendi. Bir türlü tahliye kararı verilmemesi ise siyaseti kilitledi.

Uzlaşılan formül
Bu süreçte, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, tutukluluk sürelerini kısıtlayan ve milletvekillerinin tutuklanamayacağını düzenleyen pek çok öneri getirdi. Seçimden sonra bir süre “yemin etmeme” eylemi yapan CHP, farklı tekliflerle de konuyu sürekli gündemde tuttu. BDP de eylemlerle tutuklu vekillerin durumunu güncel tutmaya çalıştı.
Gelinen noktada, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in bir araya getirdiği muhalefet partileri, bir kanun değişikliği ile sorunun çözülebileceği noktasında uzlaşmış gözüküyor. Çiçek’in de bu formüle sıcak baktığı konuşuluyor.
Üzerinde uzlaşılan bu formüle göre, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) tutuklamalarla ilgili 100. maddesinin 4. fıkrasına, “Milletvekilleri hakkında tutuklamaya ve tutukluluğun devamına karar verilemez. Tutuklu ise tutukluluk hali derhal kaldırılır, yargılama tutuksuz sürdürülür. Yargılama sonucu verilecek kararın yerine getirilmesi dönem sonuna bırakılır” ifadesi eklenecek.

Anayasaya aykırı mı?
Ancak hükümetin, CMK’da yapılacak bu tür bir değişikliğe soğuk bakmamakla birlikte, anayasaya aykırı olabileceği endişesini taşıdığı kulislere yansıdı.
Hukukçular ise böyle düşünmüyor.
Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, dün Milliyet’e, “Anayasaya göre dokunulmazlık kaldırıldığında tutuklama mümkündür. Ancak bu düzenleme ile o zaman bile tutuklama uygulanamayacak. Doğal olarak sanki anayasaya aykırı gibi gözüküyor. Oysa hürriyet lehine getirilen düzenlemeler anayasaya aykırılık oluşturmaz” dedi.
Uzlaşma aşamasına gelinmesinde önemli rol oynayan CHP Mersin Milletvekili Öztürk de aynı görüşte.
Öztürk, formülün anayasaya aykırılığı iddiası için, “Burada anayasaya aykırılık yok. Anayasa, 14. maddeye aykırılık iddiası varsa milletvekilinin de yargılanmasını düzenliyor. Burada yargılamanın sonlandırılmayacağı açıkça belirtiliyor. Anayasanın istediği koşul yerine getiriliyor. Sadece tutuklama konusunda bir düzenleme yapılmış oluyor” diyor.
Anayasa’nın 83. maddesinde, ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde de dokunulmazlığın söz konusu olmayacağı belirtiliyor. Öztürk, tutuklu vekillerin durumunun “suçüstü” hali ile ilgisinin olmadığını, olsa bile yargılamanın sürüyor olması nedeniyle bu durumda da anayasaya aykırılıktan söz edilemeyeceğini vurguluyor.
Muhalefetin uzlaştığı formülün, yargılamayı engellememesi nedeniyle anayasaya aykırılık oluşturmayacağı görülüyor. Bu durumda iktidar da desteklerse, tutuklu milletvekilleri hem ailelerine kavuşacak hem de görevlerini yapabilecek. Yargılandıkları davalar ise tutuksuz devam edecek.