Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Resepsiyondaki konuşmalardan çıkan izlenim, komutanların eğiliminin, Türkiye'nin Lübnan'da görev yapacak barış gücüne bir "deniz gücü"yle katkıda bulunması yönündeydi. Denizde ve deniz kıyısında görev yapacak bir deniz gücünün daha az riskli olacağı görüşü resepsiyon kulisine hâkimdi.Buna karşılık, Birleşmiş Milletler'in (BM) beklentisinin Türkiye'nin küçük sayılmayacak bir kara gücüyle de destek vermesi. ABD'nin beklentisinin de BM'yle paralel olduğu söylenebilir.Çıkan bir diğer sonuç da şu: Henüz hükümetle Genelkurmay, görev yapması muhtemel birliğin niteliği ve yapısı hakkında bir karar oluşturmuş değiller. Bu konuda temas ve çalışmalar sürüyor. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Gazi Orduevi'nde verdiği 30 Ağustos resepsiyonunda, Lübnan'a asker gönderme, sohbetlerin başlıca konusuydu. Barış gücüne deniz gücüyle katkıda bulunmak Fransa ve İtalya dışındaki ülkelerin ortak tercihi gibi görünüyor. Örneğin Almanya, Danimarka, İsveç, Norveç, Yunanistan deniz gücüyle katılmayı isteyen ülkeler. Bu tercihte kuşkusuz Güney Lübnan'da görev yapacak barış gücü için çatışma riskinin yüksek görülmesi başlıca etken. Deniz tercihi Lübnan'da görev yapacak barış gücü iki belgeye dayanarak işlev görecek. Birincisi, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararı, ikincisi ise, Lübnan'da görev yapacak birlik için BM tarafından hazırlanan "Angajman Kuralları Belgesi". Bu belge barış gücünün hangi hallerde silah kullanacağını ve nasıl görev yapacağını belirliyor.BM, Lübnan için "Angajman Kuralları Belgesi"nin taslağını hazırlamış durumda.CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, taslak belgedeki kurallara göre, çatışma riskinin çok yüksek olduğunu ve inisiyatifin de barış gücü komutanına verildiğini vurguluyor. Öymen, belgeyi incelediklerini, bu belgenin asker gittikten sonra da değişebileceğini ve riskin daha da artabileceğini belirterek, hükümetin söz konusu belgeyi 5 Eylül tezkeresi öncesinde milletvekillerine dağıtması gerektiğini savunuyor.Öymen, Angajman Kuralları Belgesi'nde yer alan hükümlerin şu hallerde silah kullanılmasını öngördüğünü aktarıyor:"1- Barış gücünün güç kullanılarak engellenmesi,2- Barış gücü komutanının görev bölgesinde düşmanca faaliyet gösterilmesi, tehdit algılaması,3- BM ve insani yardım personelinin güvenliğinin ve dolaşım serbestliğinin sağlanması,4- Sivillerin saldırı tehdidi altında bulunmaları." BM'nin hazırladığı taslak Angajman Kuralları Belgesi'nde, barış gücünün görevleri arasında, "barış gücü komutanına yetki verilmesi durumunda, silahlı şahıs veya grupların silahsızlandırılması" da öngörülüyor.Öymen, bu hüküm uyarınca barış gücünün, Hizbullah'ın silahsızlandırılmasında kullanılacağını belirtiyor. Silahsızlandırma Öymen, belgenin ateşli silah kullanmayı düzenleyen bu hükümlerine ek olarak, süngü kullanma halini de öngördüğünü, bu hali de barış gücü komutanın takdirine bıraktığını vurguluyor.Öymen, belgenin belirlediği kurallar içinde barış gücüne komuta edecek olan Fransız ve daha sonra da İtalyan komutanın, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda verecekleri emirlere tüm barış gücü unsurlarının uymak zorunda olduğunun altını çiziyor.1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının özünü Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının oluşturduğunu vurgulayan Öymen, hükümet istemese ve olmayacağını açıklasa da, oradaki koşulların Türk askerinin de böyle bir çatışma ortamında görevlendirilebileceği riskine dikkat çekiyor. fbila@milliyet.com.tr Süngü kullanma