Ankara yorgun mu sorusu 17 Aralık sonrasındaki süreçte Ankaranın yeni adımlar atmadığı gerekçesiyle gündeme getiriliyor.Son olarak AB Dönem Başkanı Lüksemburgun Dışişleri Bakanı Schmit, Ankarada bu eleştiriyi yineledi. 17 Aralıktan sonra Ankaradaki atmosferin iyi olmadığını, Türkiyede yorgunluk gözlemlediklerini söyledi.Türkiyenin hâlâ başmüzakereciyi belirlememiş olması da bu eleştirilere kaynaklık ediyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise Ankaranın yorgun olmadığını, başmüzakereci tayininin son iş olduğunu söyleyerek, yanıt verdi.AB ne bekliyor da Ankarayı yorgun görüyor, bakılacak olursa ortaya şu çıkıyor...ABnin, Türkiyenin müzakere hazırlığında; başmüzakerecinin, müzakere heyetlerinin belirlenmesinde, mevzuatın karşılıklı çevrilmesinde gecikmeden rahatsız olduğunu, Türkiyenin zaman kaybetmesine üzüldüğünü söylemek gerçekçi sayılmaz.ABnin acilen beklediği ve üzerinde durduğu Türkiyenin bir an önce Gümrük Birliğinde Güney Kıbrısı da kapsayacak şekilde ek protokolü imzalamasıdır. Nitekim Lüksemburglu Bakan Schmitin vurguladığı da bu olmuştur. Türkiye, 3 Ekimde masaya oturmak istiyorsa hemen bu protokolü imzalamalıdır, Ankara söz vermiştir, bu sözünü tutacaktır, diyerek, asıl beklentiyi ifade etmiştir.Türkiyenin beklenen ek protokolü imzalamayışı ise yorgunluktan kaynaklanmıyor. Ankara, Kıbrıs konusunda ortak bir çözüme varılması beklentisini halen koruyor. Eğer böyle bir çözüm olursa, ABnin beklediği protokolü daha rahat biçimde imzalayacağı ortamın doğacağını hesaplıyor.Lüksemburgun dönem başkanlığında Kıbrıs konusunda Rumları evet demeye razı edecek bir gelişme doğrusu beklenmiyor. Ankara, yılın ikinci yarısında İngilterenin dönem başkanlığına umut bağlamış durumda. İngilterenin garantör devlet sıfatıyla da Kıbrıs sorununun çözümüne ağırlık koyacağını tahmin ediyor.Böyle bir çözüme ulaşmadan protokolü imzalaması halinde iç kamuoyundan ağır ve yoğun eleştiri alacağı kaygısı söz konusu. Bu nedenle bir bekleme dönemi içinde demek yanlış olmaz.Başbakan Erdoğanın, Papadopulosa çay davetinin, "Ben, Karamanlis, Papadopulos ve Mehmet Ali Talat"ı kapsadığını açıklaması da bir başka bekleme dönemine işaret ediyor gibi. Nisanda KKTCde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine. Ankara, Talatın Denktaş yerine cumhurbaşkanı olacağını kestirdiği için KKTCde Denktaşsız dönemi de bekliyor olabilir.Bütün bunlar birlikte düşünüldüğünde, hem AB, hem Türkiye açısından asıl sorunun Kıbrıs olduğu söylenebilir.Hem Türkiye ve Türk tarafının içine sinecek, hem de Rumları ikna edecek bir çözüme ulaşmak ve bundan sonra beklenen imzayı atmak hükümetin hedefi.Ancak, imzadan önce böyle bir sonuca ulaşmak kolay görünmüyor.Yoksa yorgunluk asıl sorun değil... fbila@milliyet.com.tr AB çevrelerinden, Türkiyenin yorulduğu yönünde eleştiriler geliyor. Bu eleştiriye içeriden katılanlar da var.