Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Arınç klasik tipte bir siyasetçi değil. Doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan çekinmeyen bir karaktere sahip. Lider sultasına girerek, ona yaranmaya çalışarak politika yapanlardan farklı. Üniversite yıllarından beri aktif politikanın içinde olmasına karşın bugüne kadar bakanlık sıralarında görmeyişimizin nedeni belki de bu özelliği... TBMM Başkanı Bülent Arınçla yaptığımız görüşmeden izlenimler aktaralım... Sözünü sakınmıyor "Ben siyasette belli yerleri amaçlayarak çalışmış bir insan değilim. Ben bir hizmet insanıyım. Söylerim, söylediğimin arkasından giderim ve bana neye mal olursa olsun, bununla iftihar ederim. Ben Erbakanın yanında onun yandaşlarına ortak olsaydım, 40 defa bakan olurdum, 50 defa genel başkan olurdum. Tayyip Erdoğanın yanında yanlışlara ortak olsaydım bu noktalarda bulunmazdım. Benim arkamda bıraktığım iz söylediğim sözlerdir." Yanlışı lider de yapsa, bunu söylemekten çekinmediğini, öğrencilik yıllarından beri birlikte siyaset yaptığı Erbakan Hocadan örnek vererek şöyle diyor: Erbakanın yanlışını gördü Bu yanlışlar nedeniyle Erbakan Hocadan ayrı Tayyip Erdoğanla, Abdullah Gülle AKP hareketini başlattıklarını anımsatıyor. Erbakanla Erdoğanı aynı kefeye koymuyor. Ancak, Arınç, bu yaklaşımıyla Erdoğanın yanlışını görürse onu da seslendirmekten kaçınmayacağı izlenimi veriyor.Arınç, Cumhurbaşkanı Sezeri ve eşini uğurlamaya türbanlı eşiyle birlikte gitmesi nedeniyle yaşanan tartışmalara üzülmüş görünüyor. Arınç, görevinin gerektirdiği protokol kurallarına uyduğunu ve uğurlama törenine de doğal halleriyle gittiklerini vurguluyor. "Eşimin doğal hali bu" dedikten sonra ekliyor:"Şimdi ben eşime, kusura bakma Cumhurbaşkanını karşılamaya gideceğiz, sen şöyle yapsan, başını açsan, diyebilir miyim? Bunu yapsam daha kötü bir davranış olmaz mıydı? Başı açık olsaydı, uğurlamaya gidiyoruz kapat demem halinde nasıl yanlış olursa, aksini söylemem de yanlış olurdu." Arınç, daha Ankara Hukuk Fakültesinde öğrenciyken, Konyaya gidip Erbakan Hoca için seçimlerde çalıştığını anımsatıyor. Ancak, yanlış yaptığını düşündüğü noktada da Erbakan Hocadan ayrıldığını belirtiyor. Türbanda inatlaşmam Arınça Merve Kavakçı olayını anımsatıyoruz. Geçen yasama döneminin de yine Merve Kavakçı olayı nedeniyle türban tartışmasıyla açıldığını belirterek, Meclis için bir değişiklik düşünüp düşünmediğini soruyoruz: Arınç, türban konusunda bir inatlaşma, bir zorlama içinde olmadığını vurguluyor. Ancak bu konunun istismar edildiğini belirtiyor. "O kadar ki" diyor, "AKP iktidara geliyor. Boy boy fotoğraflarımız yayımlanıyor. Eşlerimizin fotoğrafları yayımlanıyor. Şunların eşlerinin başları kapalı bakan olamazlar, şunların eşlerinin başı açık bakan olabilirler, diye yazılıyor. İş bu noktaya geldi. Bakanlar böyle tayin edildi denildi. Hatta başbakan için bile. Anayasada böyle bir şey yok. Bu çok yanlı bir tanımlama. Görevi ben yapacağım, eşinin başının açık veya kapalı olmasının ne ilgisi var?" 56. maddede değişiklik yok Arınç, bundan sonra nasıl davranacak?Bu sohbetten edindiğimiz izlenim, Arınç, görevinin gereği olarak eşli gitmesi gereken yerlere eşiyle gidecek, ancak, eşli gidilmesi gerekmeyen veya türbanla girilmeyeceği kurala bağlanmış yerlere, eşiyle gitmeyecek. fbila@milliyet.com.tr "Şu anda öyle bir düşüncemiz yok. Yeni içtüzük yaparken de arkadaşlarımız 56. maddede değişiklik girişiminde bulunmadılar. Mesela memurlar için düşünülen pantolon serbestisinin bayan parlamenterler için de olmasını alkışla karşılamamıza rağmen, yarın bunlar türbanı da getirirler, gibi soru işaretleri olur diye o tartışmalara hiç girmedik. Etekle, tayyör kalsın, dedik. Bu kadar da hassasiyet gösteriyoruz. Türkiye, bir noktada, bugün kıyafet konusunda belli yerlerdeki kuralları muhafaza etmek zorundadır."