Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, İtalya seyahati boyunca açık mesajlar verdi. Gül'ün gazetecilerle sohbetleri gibi İtalya'daki temaslarının eksenini Irak, Ortadoğu, Kıbrıs ve Türkiye'nin AB üyelik süreci oluşturdu. Önce Irak'a asker gönderme konusuna bakalım.
Gül, Irak'a asker gönderme konusunda Genelkurmay'ın kararlarını ve önerilerini esas alacaklarını sık sık vurguladı. Nihai kararın siyasi olacağını anımsatmakla birlikte, açıklıkla şunu söyledi:
"Biz, Genelkurmay'ın değerlendirmesini esas alırız. Genelkurmay 'evet' derse, bizim karar vermemiz çok kolay olur. Ama düşünün, Genelkurmay 'hayır' derse, bizim buna rağmen 'evet, gidelim' dememiz düşünülebilir mi? Elbette düşünülemez. Genelkurmay çalışıyor. Görüşmeler sürüyor. Riski minimize edecek şekilde çalışmalar yapıyorlar. Askerler biz bu işi yaparız derlerse, biz ona göre evet veya hayır, deriz."

SORUMLULUK HÜKÜMETİN
Gül'ün askere göre karar veririz yaklaşımı, reddedilen tezkere sürecinde de tartışıldığı gibi bir çeşit sorumluluk kaydırma anlamına geliyor mu?
Dışişleri Bakanı, bu soruyu tereddütsüz yanıtladı. "Kesinlikle o anlama gelmez" diyerek şöyle konuştu:
"Bu sorumluluk kaydırma değildir. Herkes üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Her zaman da böyle oldu. Sorumluluk elbette hükümetindir. Bunda kuşku yok. Karar siyasi olacaktır. Ama Genelkurmay'ın ne dediğine bakmadan karar almak da yanlış olur."

NİSAN 2004'E KADAR...
Gül'ün AB'ye üyelik ve müzakere takvimi alma konusunda önemli bir açıklaması da yapılan hukuki düzenlemelerin uygulamasıyla ilgili. Gül, AB dışişleri bakanlarına yapılan reformlar karşısında artık AB'nin Türkiye'ye söyleyeceği söz kalmadığını iletmiş. Uygulama konusunda tereddüt belirtenlere de şunu söylemiş:
"Bu reformların 2004 yılının ilk dört ayında uygulamaya geçirildiğini de göreceksiniz. Biz önce bu konuda kendimizi tatmin edeceğiz. Biz tatmin olduğumuzda da gelip kapınızı çalarız."

İSRAİL FAKTÖRÜ
Gül'ün İtalya'da üstünde durduğu bir diğer konu İsrail - Filistin sorunu. Gül, Arafat ve Filistin'e karşı izlenen politikaya şiddetle karşı çıkıyor. İsrail Dışişleri Bakanı'na mektup yazarak bu konuya dikkat çektiğini de açıkladı.
Gül, barış yapmasını istediğiniz adamın da güçlü olması gerekir, zayıflatırsanız nasıl barış yapacaksınız diye uyarıyor. Bu nedenle istifa eden Filistin Başbakanı Abbas'ın pozisyonunun güçlendirilmesini AB'li meslektaşlarına öneriyor.
Türkiye'nin çözüm üretmeye çalıştığı bir sorun da Azerbaycan - Ermenistan sorunu. Gül, 21 Eylül'de New York'a gidiyor. Dışişleri, bu ziyaret sırasında Türkiye - Azerbaycan - Ermenistan üçlü zirvesi planlıyor. Bunu gerçekleştiremezse, Azerbaycan ve Ermenistan'la ikili zirveler düşünüyor.
Ortadoğu ve Kafkaslar kaynamaya devam ediyor. Türkiye kaynayan kazanların tam ortasındaki ülke olarak, zorlu bir süreçten geçiyor.

Gül'ün temaslarında ve gazetecilerle sohbetinde dikkati çeken ve yenilik içeren bir yaklaşım da Kıbrıs ve AB üyeliği arasındaki bağlantı konusundaydı.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu ile yaptığı görüşmenin eksenini bu konunun oluşturduğu anlaşılıyor. Gül, Yunan meslektaşına Türkiye ile KKTC arasındaki gümrük birliği anlaşmasını abartmamalarını söylemiş. Gül, Kıbrıs konusunda çözüme ulaşabileceği mesajını da vermiş. Kıbrıs seçimlerinden söz etmiş. Seçimlerin dürüst yapılacağından, Türkiye'nin müdahale etmeyeceğinden söz ederken, 'ama kimse de müdahale etmesin' uyarısında bulunmuş. Kıbrıs seçimlerinden sonra nasıl bir tablo çıkacağına bakılması gerektiğinden de söz edilmiş. Gül bu konuda detaylara girmedi. Ancak, ekim ayında Yunanistan'a yapacağı resmi ziyarete dikkat çekti ve "Ekimde yeni kararlar açıklayabiliriz" diyerek, Kıbrıs'la ilgili sürprizler olabileceği mesajını verdi. Tabii, bu mesajı verirken, Kıbrıs konusu ile Türkiye'nin AB üyeliği, müzakere takvimi arasında da bağ kurulacağını hissettirdi. Dolayısıyla Kıbrıs'ta çözümle, Türkiye'ye müzakere takvimi arasında bir karşılıklılık olacağını düşündürdü.