Fikret BİLA
CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel,
"başkanlık sistemi" tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Selefi merhum Turgut Özal da aynı niyetteydi. Bir farkla ki, Cumhurbaşkanı Demirel,
"kendisi için bir şey istiyormuş" sanılmasın diye, başkanlık sistemine kendisinden sonra geçilmesini istiyor.
Yeni sistem arayışının temel gerekçesi mevcut sistemin
"tıkandığı" ve Türkiye'nin sorunlarına çözüm üretemediği yargısı. Bu yargıya Cumhurbaşkanı da varmış olacak ki, yavaş yavaş,
"başkanlık sistemi"nin faydaları üzerinde durmaya başladı.
Bir sistem tıkandığında, elbette yenisini aramak gerekir. Tabii, gerekli olan bir diğer şey de, tıkananın ne olduğunu ve niye tıkandığını ortaya koymaktır.
Türkiye'de
"tıkanan şey"in,
"parlamenter demokrasi" olduğu konusunda herkes hemfikir. Ama, niye tıkandığı, ne zaman tıkandığı ve açılıp açılmayacağı konusunda fikir yürüten pek yok.
Söylenen,
"bu tıkandı, yenisine bakalım"dan ibaret.
Oysa, öncelikle tartışılması gereken, tıkandığı öne sürülen sistemin var olup olmadığı, varsa, hiç çalıştırılıp çalıştırılmadığı olmalı...
Biçimsel olarak var olduğu kabul edilen
"parlamenter sistem" gerçekten var mı? Yenisinde doğrudan
"başkan"ı seçecek olan halk, mevcut sistemde gerçekten
"seçme" hakkına sahip mi? Seçebiliyor mu, seçtiğini değiştirebiliyor mu?
Hayır.
Bu halk, partisinde delege seçemiyor.
Bu halk, partisinde milletvekili adayı seçemiyor.
Dolayısıyla bu halk, milletvekilini, dolayısıyla bakanını, dolayısıyla genel başkanını ve dolayısıyla başbakanını seçemiyor. Ve bu halk seçemediği için delegesini de, milletvekilini de, bakanını da, genel başkanını da, başbakanını da değiştiremiyor.
Birey olarak seçme hakkını gerçekten değil, ancak, kağıt üzerinde kullanabiliyor.
Böyle seçildiği için de parlamento, ne yasama, ne denetim işlevi görebiliyor. Böyle seçildiği için de parlamenter,
"bakan" olduğunu televizyondan öğreniyor. Böyle seçildiği için,
"A..aaa, devlette çete varmış" diyor. Böyle seçildiği için,
"A..aaa, 660 koli silah yok olmuş" diyor. Böyle seçildiği için de,
"ha şeriat ha demokrasi farketmez, genel başkan kızmasın da" diyor.
Ve böyle seçildiği için de,
"A..aaa, bizim sistem tıkanmış galiba" diyor.
Hani,
"başkanlık sistemine" geçişi tartışalım da...
Bundan önce, dönüp şu
"tıkanmış" dediğimiz,
"demokratik parlamenter sistem"e bir baksak...
Önce,
"demokratik" kısmına,
Sonra,
"parlamenter" kısmına,
Sonra,
"sistem" kısmına.
Belki
"çalıştırırız" da, yenisini aramaktan kurtuluruz.
Yazara EmailF.Bila@milliyet.com.tr