Fikret BİLA
RP lideri Necmettin Erbakan, partisinin kapatılma davasıyla ilgili olarak hazırlanan savunmayı medya mensuplarına özetlemişti.
Erbakan Hoca, davanın Anyasa Mahkemesi tarafından esasına geçmeye bile gerek kalmadan, usul açısından hemen reddi gerektiğini vurgulamış ve hukuki itirazı üç temel ilkeye bağlamıştı:
1- İsnat yok: Neyle suçlandığımızı bilmiyoruz. Anayasa maddesine göre suç tarif edilmez, suç kanunla tarif edilir. Suçumuzu tarif eden bir kanun maddesi yok.
2- Odak değiliz: RP, bir odak değil. Hüküm giymiş üyesi yok. Bu konuda Başsavcılığın müracaatı yok.
3- Uluslararası hukuk: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin fikir ve örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 10 ve 11. maddeleri yürürlükte. Türkiye, bu sözleşmeye imza koymuştur. Kişiye hakaret ve cinayet teşvik olmadıkça fikir özgürdür. Terörist bir örgütlenme olmadıkça örgütlenme özgürdür.
Erbakan Hoca'nın bu yaklaşımına karşılık Başsavcılık iddiasında ısrarlı. Başsavcı Vural Savaş, öncelikle davanın niteliği konusunda RP kurmaylarının yanılgı içinde olduklarını düşünüyor. Davaya, bir ceza davası gibi baktıklarını, bu bakış açısıyla da yukarıdaki itirazları yaptıkları düşüncesinde.
Başsavcılığın yaklaşımına göre, siyasi partilerin kapatılması istemiyle açılan davalar,
"ceza davası" değil, bir
"tespit davası." Tespit davalarında da durum mahkemece tespit ediliyor ve bu tespit, sonucu otomatik olarak doğuruyor. Eğer, partilerin Anayasa ve yasalarla yasaklanmış faaliyetleri tespit edilirse, parti kapatılıyor. Bu, kişilerin cezalandırılmasından farklı bir yargı işlevi. Bu nedenle de, RP'nin itiraz ettiği gibi, bir suç ve ceza tarifi yapan kanun bulunması şart değil. Doğrudan Anayasa maddesi uygulanabilir. Konu bir tüzel kişiliğin yargılanmasıdır. Anayasa maddesinin doğrudan uygulanmasına engel bir durum yoktur. Kaldı ki, siyasi partilerin kapatılması gibi önemli bir konunun, kolayca değiştirilebilir bir kanunla değil, Anayasa maddesiyle tanımlanması hukuki güçlük doğurur. Bu nedenlerle RP hukukçularının olaya bir kişinin yargılanması ve cezalandırılması gibi bakmaları doğru değildir.
Odak tartışmasında ise, Başsavcılık, 163. maddenin kaldırılmış olması nedeniyle, bu maddenin yargılanıp hüküm giymiş parti üyelerinin gerekçe yapılmasının mümkün olmadığı görüşünde. Bu konuda RP'nin yaklaşımıyla bir farklılık yok. Ancak, odak tanımında, parti genel başkanı, genel sekreteri gibi yetkililerin demeç ve faaliyetlerinin faktör olduğu kanaatini taşıyor.
Uluslararası hukuk konusunda ise Başsavcılık, RP'den farklı düşünüyor. Uluslararası anlaşmaların iç hukuk kurallarının bir parçası olduğunu kabul ediyor. Ancak, bu kuralların Anayasa'nın üzerinde olamayacağını savunarak, RP'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne dayalı itirazının geçerli olmayacağı belirtiliyor.
Başsavcılık iddianamesinde, RP savunmasında doğal olarak ısrarlı. Tabii kararı Anayasa Mahkemesi verecek. Başsavcılıkla, RP'nin paylaştıkları tek düşünce, Anayasa Mahkemesi'ne duydukları güven...
Yazara EmailF.Bila@milliyet.com.tr