CHP lideri Deniz Baykal, yerel seçim sonrasında hem parti içinden hem de dışından yöneltilen eleştirilere yanıt verdi.
Baykal, CHP'nin değişimi kavrayamadığı, yeni bir anlayışa yönelmesi gerektiği, Kıbrıs konusundaki tutumunu değiştirmesinin zorunlu olduğu, laikliğe ve devlete sahip çıkan dar bir alanda politika yaptığı yönündeki eleştirilere dünkü görüşmemizde, şu karşılığı verdi:
"Bu tür eleştiriler CHP için yeni değil. Bunların yoğunlaşması ve sistemli bir kampanya haline getirilmesi CHP'nin taşıdığı önemi gösteriyor. Bu eleştiri ve önerilerin özüne bakıldığında bizden istenen AKP'nin bir kopyası olmamızdır. Biz AKP'nin kopyası olamayız. Dışarıdan empoze edilen bütün politikalara boyun eğen, içeride güç odaklarının çıkarlarını kollayan, onlarla uyumlu politika yapabilmek için Cumhuriyet'in temel ilke ve niteliklerinden vazgeçen bir parti olmamız mümkün değildir. Bizden istenen budur, oysa CHP hiçbir zaman böyle bir parti olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır."
CHP lideri, partisinin estirilen rüzgara boyun eğmesinin beklendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Gelişmeler CHP'ye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu ve duyulacağını ortaya koyacaktır. Bazı çevrelerce dillendirilen CHP'nin değişimi önerisinin ise hangi yönde olduğuna dikkat edilmelidir. CHP, modernleşmenin ve çağdaşlaşmanın öncüsü bir partidir. Atatürkçü düşünce ve Cumhuriyet'in temel niteliklerini kemirerek politika yapılmasını önerenlerin neyi amaçladıkları kuşkuludur. Bu saldırı boyutundaki eleştiriler, CHP'yi etkisizleştirmek, zayıflatmak ve böylece kralın muhalefeti haline getirmeye yöneliktir."
CHP lideri Baykal'a, Kemal Derviş'in eleştirilerini anımsatarak, "Derviş, Atatürkçü düşünce ile sosyal demokrasinin harmanlanmasını, bir sentez oluşturulmasını öneriyor. Nasıl karşılıyorsunuz?" diye sorduk.
Yanıtı şu oldu:
"CHP çok şey görmüş, geçirmiş bir partidir. Muhalefet hareketleri, ayrışmalar CHP'yi parçalamaya, bölmeye yönelik girişimler. CHP bütün bunları aşabilmiş bir partidir. Elbette üzerinde tartışılmaya değer bir eleştiri ve öneri varsa oturulur, konuşulur. Ancak, Derviş'in Atatürkçü düşünce ile sosyal demokrasiyi bir senteze tabi tutma önerisinde benim ve CHP açısından yeni bir şey yok. Ben her zaman iki kaynağımız olduğunu söylüyorum. Bunlardan biri Atatürkçü düşünce ve Kuvay - ı Milliye'dir. İkincisi ise sosyal demokrasidir. Bunlar birbirlerine zıt kaynaklar ve yaklaşımlar değildir. Nitekim CHP'nin programı, seçim bildirgeleri, araştırmaları, kitapları okunduğunda bunların daha önce saptandığı, ortaya konulduğu ve politika haline getirildiği görülecektir. Bu bakımdan ben Derviş'in söyleminde CHP açısından bir yenilik görmüyorum. Ancak vurgu yaptığı türban konusunda yeni bir önerisi varsa veya başka konularda somut öneriler söz konusuysa elbette parti içerisinde oturur konuşuruz."
Baykal, seçimlerden sonra kendisine ve partisine yöneltilen ve kampanyaya dönüştürülen eleştirilerin, bir "fırsatçılık" anlayışı yansıttığını da vurguladı. Böyle hallerde, parti içinde veya dışında bazı fırsatçıların harekete geçtiğini, yerel seçimden sonra da böyle bir hareketin gözlendiğini belirtti. Baykal, Derviş'in çıkışlarını ima ederek, "Fırsatçılar, bu kez de CHP içerisinde bir kavga bekliyorlarsa, bunu hiç beklemesinler, yanılırlar" diye konuştu.
Baykal'ın partisinin içinden ve dışından gelen eleştirilere verdiği yanıtlar böyle.