Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de bir süredir, sanki ikisi bir arada olamazmış gibi “laik-demokrat” ayrımı yapılıyor. Bu ayrışmada “kıymeti kendinden menkul” bazı ölçüler kullanılıyor.
Örneğin, AKP’yi destekliyorsanız “demokrat”sınız, desteklemiyorsanız, “demokrat” değilsiniz. Veya, AKP’den yanaysanız “laik” değilsiniz, karşıysanız “laik”siniz.
Bu “ölçü”lere son zamanlarda başkaları da eklendi. AKP’nin kapatılmasına karşıysanız demokratsınız, değilseniz laik. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı değilseniz, onu yıpratmaya çalışmıyorsanız, demokrat değilsiniz, laiksiniz.
Maalesef, tartışmalar, pozisyonlar artık bu ölçülere vuruluyor, kutuplaşma teşvik ediliyor.
Bu bağlamda CHP lideri Deniz Baykal da demokrat olmamakla, darbe beklemekle suçlanıyor.

‘Yenilgi sayarım’

CHP lideri Baykal’a, önceki gün Habertürk’te Erdoğan Aktaş’ın hazırlayıp sunduğu Basın Kulübü programında, bu suçlamaları anımsattım. Solcu, sosyal demokrat olmamakla, darbe beklemekle, hatta faşist olmakla suçlandığını belirterek, bu eleştirileri nasıl karşıladığını sordum. Baykal, çok net ve sert bir yanıt verdi:
“Ben daima sivil, demokratik bir siyaset anlayışının içinde yer aldım. Askerle ilişki bakımından en büyük mağduriyeti ben yaşadım. Hiçbir zaman hesaplaşma içine girmedim. CHP’nin halkın oyu dışında hiçbir iktidar arayışı yoktur. Türkiye’de demokrasi işlemez hale gelirse bu bizim için yenilgi olacaktır.”
Baykal, demokrasiye müdahale edilirse bunu kendisi ve partisi için de bir yenilgi sayacağını özenle vurguladı. Rahmetli Bülent Ecevit’le 12 Mart müdahalesine nasıl karşı çıktıklarını anımsattı, 12 Eylül’den sonra Zincirbozan’a gönderildiğini ve orada askeri yönetime karşı nasıl tepki gösterdiğini anlattı. Zincirbozan’da burada yaşadıklarınızla ilgili olarak dışarıda konuşmayacağınızı taahhüt eden bir yazı imzalarsanız sizi serbest bırakacağız, önerisiyle karşılaştığını ve bunu reddettiğini aktardı. Bu kâğıdı imzalamaktansa Zincirbozan’da kalmayı tercih edeceğini yetkililere ilettiğini belirtti. Ve Zincirbozan’dan böyle bir kâğıt imzalamadan çıktığını vurguladı.
Baykal, kendisini demokrat olmamakla suçlayanların, demokrasiyi kullanarak laikliği etkisiz kılmaya çalıştıklarına inanıyor.

Kapatma davasına misilleme

CHP lideri, Ergenekon soruşturmasının genişletilmesini ve son gözaltıları, AKP’nin kapatma davasına bir misilleme olarak görüyor. AKP’nin kapatılma davasının sonucundan Ergenekon davasının bire bir etkileneceğini öne sürüyor.
Ergenekon soruşturmasını siyasi bir soruşturma olarak niteliyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Hiçbir dava siyasetle bu kadar içli dışlı olmamıştır. Bu kapatma davasına misilleme olarak hazırlanmıştır. Darbe tehlikesi var diyorlar. Kimmiş darbeyi yapacak olan? Emekli komutanlar. Niye görevdeyken yapmadılar? Bu olayın arkasında Başbakan’ın olduğu anlaşılıyor. Kendine göre medya inşa ederek demokrasi olur mu? Ne hakla benim demokratlığımı sorguluyorsun? Aynı zamanda, klonlanmış manşetlerle aynı şeyleri pompalıyorlar. Bu tesadüf mü? Biz enayi miyiz? Geri zekâlı mıyız?”

Yeni Türkiye

CHP lideri, Anayasa Mahkemesi, AKP hakkında hangi kararı verirse versin, ortaya yeni bir Türkiye’nin çıkacağını da söyledi. Şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dava reddedilirse (kapatılmazsa) AKP ferahlayacak. Davayla hesaplaşma ihtiyacı ortadan kalacak. Belki davadan ders alacak. Dava kabul edilirse (AKP kapatılırsa) taze bir başlangıç yapması halinde belki yararlı olacak.”
Baykal, Anayasa Mahkemesi’nin kararı hangi yönde olursa olsun, Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı olacağına inanıyor.