Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Yerel seçim sonuçlarının CHP açısından bir "çöküş" olarak nitelenmesini "haksızlık" ve "insafsızlık" diye değerlendiriyor CHP lideri Deniz Baykal...
Dün yaptığımız görüşmede, sonuçları değerlendirirken, yorumcuların sonuçları beklemeden erken çıkarımlarla CHP'yi mahkum ettiklerini, oysa, kesin sonuçlar ortaya çıkınca, kamuoyuna yansıtıldığı gibi bir çöküş, bir erime olmadığının anlaşıldığını vurguluyor. Baykal, yorum yapılırken elmalarla armutların toplandığını belirterek şöyle diyor:
"Doğru karşılaştırma yerel seçimlerle yerel seçimlerin karşılaştırılmasıdır. Ama bunun yerine 3 Kasım 2002 genel seçimleriyle karşılaştırma yapıldı. Bu hatalıdır. Buna rağmen CHP il genel meclisinde aldığı yüzde 18 oy, 2002 genel seçiminde aldığı oydan bir puan aşağıdadır ki, katılmadığımız yerler dikkate alınırsa bir bunun da nedeni anlaşılır. Belediye başkanlığı seçiminde ise 2002'ye göre oylarımız iki puandan fazla artmış görünüyor. Yüzde 19'dan yüzde 21'e çıkmış durumda. Dolayısıyla ortada alelacele kamuoyuna yansıtıldığı gibi bir erime, bir çöküş yok, hatta doğru karşılaştırma ile 1999 yerel seçimlerine göre CHP'nin oylarında 8 - 10 puanlık artışlar söz konusu. Bu koşullarda aldığımız bu sonuç umutsuzluğa gerek olmadığını gösteriyor. 1999 yerel seçimleriyle karşılaştırıldığında bu seçimde başarılı gibi gösterilen DYP ve MHP'nin oylarında ise düşüş olduğu görülür. Sağlıklı yorum için karşılaştırmaların doğru yapılması gerekir."
Peki bu sonuçlardan Baykal memnun mu? Elbette değil. CHP'nin çok daha fazla oy alması gerektiğini vurguluyor. Ancak, 1.5 yıl önce tek başına iktidara gelen AKP karşısında yerel seçimlere dezavantajlı girdiklerinin de unutulmaması gerektiğini belirtiyor.
Baykal'ın yaklaşımı böyle...
CHP'ye yöneltilecek eleştirinin "neden daha fazla oy alamadınız" biçiminde formüle edilmesi gerekir. Bu daha gerçekçi bir eleştiri olur. Ancak, bu sorunun sorulması gereken yer ise 28 Mart yerel seçimlerinden ziyade 3 Kasım 2002 seçimleridir. İki büyük krizin yol açtığı ekonomik ve sosyal çöküş sonrasında yapılan 3 Kasım 2002 seçimlerinde halk sola yönelmemiştir. Kriz sonrasındaki tercih büyük farkla AKP olmuştur. CHP'nin ve solun asıl sorgulanması gereken sonucu, 3 Kasım 2002'de aldığı sonuçtur.
2002'de seçmenin yaptığı tercih devam etmektedir. AKP'nin tek başına iktidar olduğu 17 aylık dönemde bu tercihi değiştirecek bir gelişme olmamış, hükümet iktidar yıpranması sürecine girmemiştir. Nitekim yerel seçim sonuçları bunu kanıtlamış, halkın AKP'den sorunlara çözüm beklentisinin sürdüğünü ortaya koymuştur. AKP'yi çok olumsuz etkileyecek gelişmeler yaşanmadığı için de CHP'ye 2002'den daha yüksek bir yöneliş olmamıştır. Bu açılardan bakıldığında sonuçlar normaldir.
Peki solun sorunu yok mu? Elbette var. Daha geniş kitlelerle buluşması için 3 Kasım 2002 sonuçlarının ve nedenlerinin sorgulanması gerekir. Bu nedenlerin ortadan kaldırılması daha geniş kitlelere ulaşmanın yollarının bulunması elbette CHP'nin ve solun sorunu.
Türkiye'nin genel olarak neden sağa yöneldiğinin, krizle karşılaştığında çözümü neden sağdan beklediğinin araştırılması ve sol seçeneklerin geliştirilmesi CHP ve diğer sol partilerin önümüzdeki dönemde başlıca uğraşısı olmalıdır. AKP açısından ise yerel seçim sonuçları hükümetin sorumluluğunu artırmıştır. Halkın çözüm beklentilerinin güçlenerek devam ettiği ve bunun için gerekli destek verdiğini, güveni gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. AKP'nin oy desteğindeki artışın temel nedeni hala 2000 - 2001 krizleridir. AKP bu krizlerin sonuçlarını ortadan kaldıracak çözümler üretmek zorundadır. Halkın beklentisi budur. İktidar bu beklenti yerine oy desteğini yanlış yorumlar ve simgelerle politika yapma veya rejimle gerginlik yaratma yanlışını yaparsa seçmeni doğru okumamış olur...