Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın, AKP’nin kapatılması istemiyle dava açmasından sonra, CHP lideri Deniz Baykal’ın yapacağı değerlendirme merak ediliyordu.
Baykal’la dün konuştum. AKP’nin kapatılması davasıyla ilgili görüşünü sordum. Şu değerlendirmeyi yaptı:
‘Memnuniyet verici değil’
“Siyasi partilerin kapatılması, demokrasilerde bir sorundur. Buna kuşku yok. Sevinilecek bir durum değil. Memnuniyetle karşılamamız söz konusu değil. Üzüntü verici bir olaydır. Bu sorunun nedenleri üzerinde durmak lazım. Neden partiler kapatılıyor, neden parti kapatma davaları açılıyor?”
‘Temelinde laiklik var’
Baykal, benzeri çizgide daha önce 4 partinin kapatıldığını anımsatarak, bunun temelinde laiklik ilkesi bulunduğunu söyledi. Baykal, şöyle devam etti:
“Türkiye’de demokrasiye geçişten beri tartışmalar yapılır. Hatta demokrasiye geçişin erken mi, zamanında mı olduğu bile tartışılmıştır. Ama şurası bir gerçektir ki, zaman zaman kesintiler olsa da Türkiye’nin önemli bir demokrasi deneyimi ve birikimi vardır. Parti kapatmaların olması bir probleme işaret eder. Bu nedenle parti kapatmaların nedenlerine, gerekçelerine iyi bakmak gerekir. Daha önce 4 partinin kapatılmasının gerekçelerine baktığımızda laiklik ilkesini görüyoruz.
Laiklik ilkesi, cumhuriyetimizin temel direklerinden biridir. Türkiye’yi İslam dünyasında tek demokratik ülke yapan bu ilkedir. İslam dünyasındaki diğer ülkelerin demokrasiye geçemeyişlerinin nedeni de laik olmayışlarıdır. Atatürk’ün büyüklüğü de buradadır.”
‘Sorumlusu kim?’
Baykal, bu çizgideki partilerin kapatılmasında kimin veya kimlerin sorumlu olduğuna da bakmak gerektiğini belirtti ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu partilerin kapatılmasının sorumlusu kim veya kimlerdir? Buna da bakmak gerekir. Daha önce kapatılan partilerin laikliğe karşı duruşlarını irdelemek gerekir. Partilere kapatma davası açılmasına veya kapatılmasına götüren zihniyet ve kadroların sorumluluğu da önemlidir.”
‘Savcılar, yargıçlar kafadan uydurmuyor’
CHP lideri Baykal, savcı ve yargıçlara yönelik suçlamaların da yersiz ve haksız olduğunu kaydederek şöyle konuştu:
“Herhalde savcılarımız, yargıçlarımız kafalarından uydurmuyorlar. Kafalarına göre, bir husumet duygusuyla hareket etmiyorlar. Siyasi partilerin Anayasa’ya uygun çalışmaları esastır. Bu davaların altında yatan neden, Anayasa’daki ilkelerdir.
Laiklik ilkesi, Türkiye için stratejik önemde bir ilkedir. Bu ilke zedelenir veya ortadan kalkarsa, demokrasi de ortadan kalkmış olur. Laiklik olmadan gerçek bir demokrasi olamaz. Laiklik ilkesinin zedelenmesi sadece cumhuriyetin değil, demokrasinin de zedelenmesidir.”
‘Erdoğan’ı uyarmıştım’
Baykal, Anayasa ve laiklik konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı uyardığını da belirterek, şöyle devam etti:
“AKP, Kasım 2002 seçimlerini kazanınca, ziyaret etmiştim ve Tayyip Erdoğan’ı kutlamıştım. O görüşmemizde, kendisine ‘Anayasa’nın temellerini değiştirmeye, laiklik ilkesiyle oynamaya sakın kalkışmayın, bu çok yanlış olur’ demiştim.
Onlar da ‘olur mu öyle şey, elbette böyle bir şey olmaz’ demişlerdi. Ben yine de ‘başlangıçta hep öyle söylenir ama sonradan bu tür girişimler ortaya çıkar, Erbakan döneminde de böyle oldu’ diye anımsatmıştım. Bunu da nezaket ziyaretinde basına kapalı görüşmede söylemiştim. Ancak bu uyarımı Erdoğan hiç dikkate almadı.”
‘Hukuk kesilirse ciddi sıkıntı olur’
Baykal, AKP’nin Anayasa’yı değiştirerek Yargıtay Başsavcısı’nın dava açma yetkisini kurula devretme düşüncesinin ise yanlış bir adım olacağını söyleyerek şu yorumu yaptı:
“Başbakan’ın dava açılmasını bu kadar sert bir tepkiyle ve büyük gürültüyle karşılaması dikkat çekiyor. Bu iddianamede dile getirilen hususlar hakkında bir hassasiyete sahip olduğunu gösteriyor. Başsavcı’ya ve yargıya ağır suçlamalar yapıyor. Bunlar doğru şeyler değil. Nihayet hukuk işliyor. Eğer hukukun önü kesilirse, hukukun işleyişine engel olunursa bu kez daha ciddi sıkıntılar doğar.”