Başbakan Erdoğan'ın, Davos ve Washington temaslarından sonra yansıyan bilgiler, CHP lideri Deniz Baykal'da önemli kaygılar oluşturmuş durumda...
Baykal, Kıbrıs konusunda, MGK'nın son toplantısında belirlenen çerçevenin çok dışında bir politika izlendiği kanısında...
CHP lideri Baykal, dün sorularımızı yanıtlarken, Başbakan Erdoğan'ın, MGK kararlarının çok dışında ve ulusal bir dava olan Kıbrıs sorununda Ankara'da belirlenen politikayla ilgisi olmayan bir çizgi izlediğini vurguladı...
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, MGK toplantısı ve Davos'ta Annan'la yaptığı görüşme sonrasında, üzerine basa basa, "önce mutabakata varılır sonra referanduma gidilir" dediğini anımsattıktan sonra sordu:
"Sayın Erdoğan, her defasında Türkiye'nin tutumunu böyle açıkladı. Mutabakata varılmadan referanduma gitmenin mantıksız olduğunu belirtti. Önce mutabakatın sağlanması sonra referanduma gidilmesi gerektiğini savundu. MGK toplantısından sonra da tavrını böyle açıkladı. Ama şimdi anlıyoruz ki, Sayın Başbakan, bu kararın tam aksine, anlaşma sağlanamasa da boşlukların Annan tarafından doldurulmasını ve uzlaşmaya varılmamış metin üzerinden referanduma gidilmesini kabul etmiş görünüyor. Bu yönde Annan'a ve Bush'a taahhütte bulunduğuna dair güçlü işaretler var. Bu kamuoyuna başka konuşup, kapalı kapılar ardında başka konuşmak ve üzerinde iç mutabakat sağlanmamış biçimde taahhütte bulunmak anlamına gelir."
Baykal, anlaşma sağlanmadan referandum koşulunun kabul edilmesinin, Türk kamuoyunu aldatmak anlamına geldiğini vurgulayarak, Başbakan Erdoğan'dan ve Dışişleri Bakanlığı'ndan resmi açıklama beklediklerini de kaydetti.
Baykal, yanıtlanmasını istedikleri soruları şöyle sıraladı:
"1- Uzlaşma sağlanamasa bile boşlukların BM Genel Sekreteri tarafından doldurulması suretiyle Annan planının referanduma götürülmesi kabul edilmiş midir? Bu yönde Annan ve Bush'a söz verilmemiş midir?
2- Türk tarafının Annan planında önemli değişiklikler istediği ve bu yönde hazırlık yaptığı biliniyor. Bu durumda bu değişiklik önerilerinden tümüyle vaz geçilmiş midir?"
CHP lideri Baykal, Erdoğan'ın açıklamalarıyla elde edilen sonuçların da birbirini tutmadığına işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sayın Başbakan arabuluculuktan söz etti. Ortada bir arabulucu ve arabuluculuk olmadığı anlaşıldı. Sonradan kavramı değiştirerek kolaylaştırıcıdan söz edildi. Ama ortada yeni bir kolaylaştırıcı olmadığı da anlaşıldı. Annan, De Soto'dan memnun olduğunu açıklayarak böyle bir değişiklik olmayacağı mesajını verdi. Powell da yansıtıldığı gibi arabulucu olmadığını bizzat açıkladı. Keza Sayın Başbakan'ın daraltılmış metin önerisinin de Annan tarafından kabul görmediği anlaşıldı. Bu durumda Sayın Başbakan ne yapmış, ne elde etmiş oldu? Bunun açıklığa kavuşturulması gerekir.
CHP, ulusal bir dava olan Kıbrıs sorununda, ulusal kazanımlar elde edilmesi yolunda yapıcı, destekleyici bir tutum içinde olmaya özen gösteriyor ama şimdi anlıyoruz ki, uzlaşma olmasa bile referandum koşulunu kabul edeceği mesajı veren hükümet, Annan planını bu haliyle bile benimsemiş görünüyor. Bu ulusal çıkarlarımıza aykırı bir durumdur. Bu gidiş Kıbrıs'ın ve Kıbrıs Türkünün teslim edilmesiyle sonuçlanır. CHP bu gidişin durdurulması ve değiştirilmesi için MGK bildirisinde çizilen çerçeve içinde kalınmasını sağlamak amacıyla bütün gücüyle uğraş verecektir."
CHP lideri Baykal, anlaşma olmadan otomatik referanduma gidilmesinin kabul edildiği yolunda ciddi kuşkular taşıyor.
Zaman yitirilmeden bu hususun açıklığa kavuşturulmasını ve kamuoyunun, Meclis'in bilgilendirilmesini istiyor...