Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Açılım” sürecini bir ay önce basın toplantısıyla başlatan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, dün ikinci basın toplantısını yaptı. Atalay, bir aylık sürede yapılan çalışmalarla ilgili bir çeşit ara bilanço açıkladı.
Atalay’ın açıklamaları bir aylık süreçte nelerin değiştiğini de ortaya koyuyordu. Bir ayda nereden nereye gelindiğini söyle sıralayabiliriz:

Milli Birlik Projesi
1- Bir ay önce İçişleri Bakanı Atalay’ın, “Kürt meselesi adı verilen meselenin çözülme amacıyla” ifadesini kullanarak başlattığı “demokratik açılım” süreci isim değiştirdi. Bir ay boyunca çoğunlukla “Kürt açılımı” olarak isimlendirilen süreç, “Milli Birlik Projesi” adını aldı. “Kürt açılımı” ifadesine gelen tepkilerin de etkisiyle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Milli Birlik Projesi” ifadesini daha sık kullanmaya başladı. Atalay da dünkü basın toplantısında süreci bu isimle andı.

İmralı devre dışı
2- Sürecin başlangıcında Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos tarihinde ilan edeceği “yol haritası” önemseniyordu. Hükümet açıkça ifade etmese de göz ucuyla da olsa İmralı’dan gelecek açıklamalara duyarlı görünüyordu. Ancak, Öcalan’dan gelen mesajlar beklenen yumuşaklıkta değildi. Aksine, ayrı bir devlet talebi niteliğindeydi. Öcalan’ın “yol haritası” avukatlarına verilmedi, kamuoyuna açıklanmadı. “Yol haritası”nı devlet aldı, ancak paylaşmadı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İmralı’nın muhatap olmadığını vurguladı. Aynı vurguyu Başbakan ve İçişleri Bakanı da yaptı. İmralı denklemden düştü.

Baykal’la temas arayışı
3- Sürecin başlangıcında DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’le görüşen Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP liderlerine İçişleri Bakanı düzeyinde temas kurmak istedi. Muhalefetin eleştirileri karşısında sert ve katı bir tutum aldı. Ancak bir ayın sonunda CHP lideri Deniz Baykal’la görüşebileceğini açıkladı. Bu yönde Başbakan Erdoğan’dan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan ve dün de İçişleri Bakanı Atalay da Baykal’la temas arayışı sıklaştı.

Bahçeli’den kesin tavır
4- Sürecin başından beri sert eleştiriler yönelten MHP lideri Devlet Bahçeli, hiçbir koşulda bu sürece katkı vermeyeceklerini her fırsatta vurguladı. Süreci Türkiye’nin hükümet eliyle bölünmesi olarak değerlendirdi. Bir ayın sonunda bu sürece kapılarını tümüyle kapattı. Bir aylık süre sonunda MHP kendini tümüyle sürecin dışına çıkardı, iktidarı ihanetle suçladı.

TSK ayrı tutum aldı
5- Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bildirisinde sürecin devamı konusunda tavsiye kararı alınmasından sonra Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ 30 Ağustos mesajıyla kırmızı çizgileri vurgulamaya başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) konumunu ve tutumunu kamuoyuyla paylaştı. 30 Ağustos törenleri ve bu törenlerde verilen mesajlarla, TSK kurum olarak, süreçten kendini ayırmaya başladı.

Hükümetin kırmızı çizgileri
6- TSK’nın tutumunu kamuoyuyla paylaşmasından sonra, hükümet de kırmızı çizgilerini açıkladı. Anayasa’nın 3. maddesi çerçevesinde, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlük ve dilin Türkçe olduğu vurgusu yapılmaya başladı. Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Atalay, böylece sürecin sınırlarını kamuoyuna açıklamış oldular. Kırmızı çizgiler konusunda TSK’yla paralel bir söyleme geçildi.

Anayasa ve af gündemden düştü
7- Atalay, bu konuyla ilgili olarak anayasa değişikliği ve bir affın gündemde olmadığını açıkladı. Sürecin başında Anayasa’da Türk tanımını içeren 66. maddenin değiştirilmesi, farklı kültürlere anayasal güvence verilmesi tartışılıyordu. İçişleri Bakanı bu iki konunun -en azından şimdilik- gündemlerinde olmadığını açıklayarak bu tartışmayı kesmiş oldu. Atalay, ayrıca resmi dilin ve eğitim dilinin Türkçe olduğunu da vurgulayarak, Kürtçenin eğitim dili veya ikinci resmi dil olmayacağını ilan etti. Seçmeli ders seçeneği ise kapanmadı.

DTP memnun değil
8- Sürecin başında memnuniyet ifade eden DTP, bir ayın sonunda aksine bir konuma geldi. İçişleri Bakanı’nın dünkü açıklamalarından memnun olmadı. DTP lideri Ahmet Türk, yanıtını bugün Diyarbakır’daki mitingde vereceğini açıkladı. Eşbaşkan Emine Ayna olmak üzere DTP sözcüleri, Öcalan’ın muhatap alınmaması konusu başta olmak üzere hükümete ağır eleştiriler yönelterek muhalif pozisyona geçtiler.