Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Baykal'dan Erdoğan'a yanıt: Baykal, "Erdoğan adına bize, CHP de (Kürt sorunu) demiş, 8 yıl önceki raporda CHP de aynı söylemi kullanmış diyerek eleştiri yöneltenler yanılıyorlar" diyerek şu değerlendirmeyi yaptı: CHP Lideri Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın "Kürt sorunu vardır" ve "daha fazla demokrasi ile çözülecektir" söyleminin, "Başbakan'ı İmralı'yla (Öcalan'ı kastediyor) pazarlığa götürecek" yanlış bir gidişin başlangıcı olduğunu belirtti. "Biz 8 yıl önce bu raporu hazırladığımızda etnik kimlik henüz hukuk alanı dışındaydı. İnsanların anadilini konuşması, öğrenmesi, anadilinde müzik yapması, müzik dinlemesi, yayın yapması, kitap basması suçtu. Bizim yaklaşımımız insanların anadilini konuşabilmeleri, öğrenebilmeleri, anadillerinde müzik yapmaları, dinlemeleri, kitap okuyup yazabilmeleriydi. Özetle kültürlerini yaşayabilmelerini sağlamaktı. Ve bu, bireysel haklar niteliğinde savunduğumuz demokratikleşme adımlarıydı. Bizim Kürt sorunu dediğimiz buydu. Nitekim, bu olanaklar anayasa ve yasalarda yapılan değişikliklerle sağlanmıştır. Şimdi bunlar suç değildir. CHP'nin ortaya koyduğu raporun özü ve amacı buydu. Oysa Başbakan'ın telaffuz ettiği ve kabullendiğini açıkladığı Kürt sorunu, sorunu onların anladığı (Öcalan ve PKK'yı kastediyor) gibi anladığı mesajı veriyor. Etnisiteyi siyasallaştırıyor. İmralı'nın anladığı gibi anlamaya dönük duruyor. Bir birey hakkı, bir kültürü yaşama hakkı gibi değil, bir grup, bir cemaat hakkı gibi algıladığı mesajını yayıyor, siyasal haklar gibi bakıyor. İki ulusa dayanan, iki etnik yapıyı esas alan bir Türkiye varmış gibi mesajlar veriyor. Başbakan'ın yaklaşımıyla bizim yaklaşımımız arasındaki temel fark budur. Kesinlikle aynı çizgi değildir."CHP lideri, Başbakan'ın başlattığı sürecin "pazarlık havası" taşıdığını vurgulayarak şöyle devam etti:"Başbakan'ın başlattığı sürecin mesajı pazarlık kokuyor. Ne diyorlar? Hele silahları bir bırakın, arkası gelir? Ne demek bu? Silah bırakılacak, arkadan ne gelecek? Af gelecek örneğin? Sonra siyasi hakları iade edilsin denilecek. Sonra siyasete girsin denilecek ve sonuçta benim özenle vurgulamaya çalıştığım, 'terörün arka planındaki siyasi proje' adım adım uygulamaya konulacak. İki yaklaşım temelinde farklı Başbakan'ın görmediği veya görmek istemediği veya gördüğü halde önemsemediği tehlike budur. Bu süreç, Erdoğan'ı İmralı'yla pazarlığa kadar götürecek bir süreçtir. Benim Başbakan'ı uyarmaya çalışmamın nedeni budur."Baykal, Başbakan Erdoğan'ın büyük bir proje olarak sunduğu söylemi ve Diyarbakır gezisinin tam bir fiyasko ile sonuçlandığını belirterek, şöyle devam etti:"Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da duvara çarptı ve gezi bir fiyaskoyla sonuçlandı. Bence Başbakan'ın asabı bozuldu. Bu yüzden bize yüklenmeye çalışıyor. Yanlışını anladı ve sinirleri bozuldu. İşte Diyarbakır'da karşılaştığı tablo herkes tarafından görüldü. Bu işin bir pazarlığa çekildiği ortaya çıktı. Kürt sorununu kabul ediyorum demekle işin bitmediğini kendisine gösterdiler. Sen siyasi olarak ne veriyorsun, önce onları bir sırala, makarna edebiyatını bırak bakalım, dediler. Tabii sen, Başbakan olarak, pazarlığa açık, siyasal taleplere hak verir gibi bir havayla konuşursan, onlar da bunu böyle kullanırlar. Asıl amaçları doğrultusunda yararlanmaya çalışırlar. Diyarbakır'da Başbakan'a karşı yapılan muamelenin mesajı budur. Bu da Başbakan'ın nasıl bir tehlikeli sürece sürüklendiğini kanıtlıyor." Önemsemediği tehlikeli süreç CHP Lideri, Başbakan'ın asabının bozulduğunun üslubundan anlaşıldığını da ekleyerek şu değerlendirmeyi yaptı :"Bizi kan üzerinden politika yapmakla suçluyor. Kan sözü yakışıksız bir söz. Bir Başbakan'ın ağzına bu kadar kolay yapışmamalı. Biz kanla politika yapan insanlar olsaydık 1 Mart tezkeresini engellemek için bu kadar büyük uğraş vermezdik. Biz o uğraşı verip Başbakan'ı büyük bir hatadan kurtarmamış olsaydık Türkiye bugün bataklığın, kan gölünün ortasında olacaktı. Bu nedenle Başbakan, bizi kanla politika yapmakla suçlamadan önce oturup düşünmelidir. Kimin kanla politika yapmaya kalkıştığını ve bunu kimin önlediğini hatırlamalıdır. Bugün kanla politika yapıyorlar diye suçladığı kişilere kendisi ve Türkiye adına teşekkür etmelidir." 'Kan gölünü Mart'ta biz önledik' Baykal, Başbakan'ın sergilediği "pazarlığa hazır" tavırla terörün durmayacağını, terörle sonuç aldıklarını görenlerin daha fazla terörle, daha fazla sonuç almaya çalışacaklarını vurgulayarak, şöyle dedi:"Biz konu edilen raporu hazırladığımız zaman da bireysel özgürlüklerle, insan haklarıyla, hukukun üstünlüğüyle atılacak adımların, terörle ilişkilendirilmemesi gerektiğini vurguluyorduk. Zaman bizi doğruladı. Teröre başvuranların siyasal taleplerini karşılayarak terörü önleyemezsiniz. Terörü siyaset yöntemi olarak görenler ödün aldıkça yine teröre başvururlar. Nitekim, öyle de oluyor. Elinizi verirseniz kolunuzu, kolunuzu verirseniz vücudunuzu kaptırırsınız. İşte Başbakan, İmralı paralelinde umutlar yarattığı gün iki şehidimiz vardı, bir valimiz, milletvekillerimiz ölümden kıl payı kurtuldu. Başbakan'ın bunları iyi düşünmesi gerekir. Bir yerlerden alkış almak için önünü arkasını düşünmeden konuşmaması gerekir." fbila@milliyet.com.tr 'Elinizi verirseniz kolunuz gider'