Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Irak’a “veda” ziyareti yapan ABD Başkanı Bush’a basın toplantısında ayakkabılarını fırlatan Iraklı gazeteci Muntasar el Zeydi, ülkesinde “kahraman” haline geldi.
Iraklılar, devrilen Saddam’ın heykellerini de ayakkabı ve terlikleriyle dakikalarca dövmüşlerdi. O zaman öğrenmiştik ki, Iraklıların kültüründe, birine ayakkabı veya terlikle vurmak en ağır hakaret biçimi. Iraklılar için bundan daha ağır bir hakaret tarzı yok. Iraklılar, Saddam’ı böyle uğurlamışlardı.
Anlaşılıyor ki, Iraklı “gazeteci” de Başkan Bush’a saldırmak için ayakkabısını kullanmayı bu nedenle tercih etti. En ağır hakareti yapmak istedi.

Ayakkabının altı
Arap kültüründe ayakkabı ve terlik altı göstermek veya atmak ağır hakaret anlamına geliyor ama ABD ve diğer Batılı ülkelerde böyle bir anlamı yok. ABD’de de karşısındakine ayakkabısının altını gösterecek şekilde oturmak doğal karşılanıyor. Batılı devlet adamlarının ayakkabılarının altı konuklarının burun seviyesine gelecek şekilde oturdukları görüntüler herkesin belleğindedir.
Bu oturuş tarzı bizim kültürümüzde de rahatsızlık yaratır. Bu tür görüntülerde bizim cumhurbaşkanı, başbakan veya bakanımızın da ev sahibine karşı bacak bacak üstüne atıp atmadığına dikkat eder halkımız.
Bu dikkatin nedeni ayakkabının tabanını konuğun yüzüne sokacak gibi oturmanın saygısızlık olarak algılanmasıdır.
Ayakkabının ABD kültüründe bir özelliği yok. Bu nedenle ABD halkı için Bush’a ayakkabı fırlatmakla başka bir şey fırlatmak arasında saldırıya uğramak dışında bir fark yok.

Gazetecilik değil
Kahire’den yayın yapan El Bağdadi televizyonunun muhabiri olduğu belirtilen Zeydi’nin bu hareketini tasvip etmek mümkün değil. Bu hareketi, gazetecilik mesleğiyle bağdaşmaz. Yaptığı, gazetecilik mesleğinin sağladığı olanakları kötüye kullanmaktan başka bir şey değil. Gazeteci kimliğiyle basın toplantısına girip saldırıda bulunmanın gazetecilikle ilgisi olamaz. Bu hareketinden sonra Zeydi’yi gazeteci saymak mümkün değildir. Nitekim olaydan sonra basın toplantısında katılan diğer Iraklı gazetecilerin Bush’tan özür dilemeleri de Zeydi’nin davranışını tasvip etmediklerini gösteriyor.
Bu hareketi de gösterdi ki Zeydi bir gazeteci değil bir eylemci.
Gazetecilerin ve gazeteci kuruluşlarının bu konuda bir tereddüdünün olmaması gerekir. Kınanması gereken bir harekettir.

Obama düşünmeli
Başkan Bush’a fırlatılan ayakkabı, görevi devralacak yeni Başkan Obama’yı düşündürmeli.
Obama’yı düşündürmesi gereken, Zeydi’nin “gazeteci” kimliği altında yaptığı kabalık değil, Iraklıların Zeydi’ye verdikleri destek. Zeydi bir anda Irak’ta “kahraman” haline geldi. Sokak röportajları Iraklıların duygularının Zeydi’ninkinden çok farklı olmadığını gösterdi.
Bush’un giderayak yaptığı açıklamalar, işgalde işbirliği yapan Kürtler dışındaki Iraklıların öfkesini daha da kabarttı. Bush’un, Saddam’ın kitle imha silahları olduğu yönündeki istihbaratlarının yanlış çıktığını söylemesi, ardından Irak’ın işgalinin yine de yapılması gereken bir iş olduğunu belirtmesi, tepkileri artıran açıklamalar oldu. Bush’un “yanlışmış” dediği istihbaratla girdiği Irak’ta yüz binlerce Iraklı öldü. Çocuklar ve kadınlar da dahil...
Ortada ne gerçek bir demokrasi ne gerçek bir özgürlük var. Obama, böyle bir Irak alıyor.
Obama’nın, filin züccaciye dükkânına girmesi gibi Irak’a dalan ABD’yi terlik veya ayakkabı yemeden çıkarmanın yolunu bulması gerekiyor.