Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, dünkü görüşmemizde, hem MGK, hem de partisi MHP açısından idam tartışmalarına açıklık getirdi.
Çakmakoğlu öncelikle MGK ile ilgili şu bilgiyi verdi:
"MGK kapalı bir toplantıdır. Bu nedenle neler konuşulduğunu açıklamaya mezun değilim. Ancak, bazı hususların açıklığa kavuşması gerekir. Birincisi, MGK’da alınan tek karar, basın bildirisinde açıklandığı gibi OHAL’ın iki ilde kaldırılması, iki ilde de son kez uzatılmasıdır. Bildiride yer alan diğer bir husus AB’ye dönük taahhütlerimizin hızlandırılması sonucuna varıldığıdır. Dikkat edilirse bu ifadede 'karar’ yoktur. Karar, MGK üyelerinin imza altına aldıkları sonuçlardır. Bu da sadece OHAL’le ilgili olarak yapılmıştır. Diğer konular tartışılmış, görüşler açıklanmış ama MGK kararına dönüştürülmemiştir. Bu farkın bilinmesi yararlı olur. MGK sonrasında basın bildirisiyle açıklanan her husus, karar alındığı anlamı taşımaz."
Çakmakoğlu, askerlerin MGK’ya dayanarak idam cezasının kalkmasını onayladıkları gibi bir hava yansıtılmasının doğru olmadığını, askerlerin görüşünün Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ifade ettiği, "Biz bu konuda tarafız, kararı TBMM verecek" çizgisinde durduğunu söyledi. Org. Kıvrıkoğlu, başka beyanda bulunmadığı sürece bu görüşün esas alınması gerektiğini kaydetti.
Çakmakoğlu’nun bu konulardaki duyarlılığı, MHP’nın tavrı açısından önem taşıyor. Çakmakoğlu’na, Öcalan’ı da kapsayacak şekilde idam cezasının kaldırılması düşüncesini nasıl karşıladığını sorduk:
"MHP olarak, terör suçlarında idam cezasının bulunmasında ısrarlıyız. Zaten Anayasa değişikliğinde, savaş, yakın savaş ve terör suçları istisna olarak sayılmıştır. Avrupa da savaş ve yakın savaş tehlikesi durumunda idam cezasını kabul etmektedir. Terörle mücadele içinde bir ülke olarak ve 35 bin kişinin yaşamına malomuş terör saldırısıyla muhatap ülke olarak, bu savaş ve yakın savaş tehlikesi haline terörü de kattık. Bu konuda Türkiye, anlayışla karşılanmalı. Kaldı ki, 35 bin cana maolmuş terör olayının çapı fiilen bir savaştan farklı değildir. Belki hukuki kavram olarak savaş diyemezsiniz ama fiili çapı savaş gibidir."
Çakmakoğlu şöyle devam etti:
"İdam konusu orta vadeli taahhütler arasındadır. Ayrıca, ulusal programdaki taahhüt, idamın kaldırılması konusunda kapsamı ve şekli de dahil olmak üzere yetkili organın TBMM olduğu ve orta vadede TBMM’nin konuyu ele alacağı biçimindedir. Bunu aşan ve mutlaka idam cezası kaldırılacaktır biçiminde taahhüt söz konusu değildir."
Çakmakoğlu, AB bağlamında bazı tereddütleri bulunduğunu şöyle kaydediyor:
"AB’nin istekleriyle terör örgütü PKK’nın isteklerinin paralellik taşıması bizim tereddütlerimizi artırıyor. Avrupa PKK’yı ancak ismini KADEK olarak değiştirdikten sonra terör listesine aldı. Şimdi PKK diye bir örgüt yok, deniliyor. Ama o örgütün ismini KADEK olarak değiştirdiği biliniyor. Bu durumda Avrupa samimi mi, değil mi anlaşılmış değil. Eğer samimiyse KADEK’i de terör listesine alır. Avrupa ile PKK arasındaki istek benzerliği ile zamanlama uyumu tereddüt yaratacak niteliktedir."
Çakmakoğlu’nun sözleri yeterince açık. MHP, idam cezasının Öcalan’ı da kapsayacak şekilde kaldırılmasına kesinlikle karşı görünüyor.
NOT: Rahatsızlığı nedeniyle Türk ve dünya basınının kendisiyle görüşmek ve görüntülemek için birbiriyle yarıştığı bir dönemde Başbakan Ecevit’le röportaj yapmayı ve evinde görüntülemeyi başarmış olmamızdan rahatsız olanlar var. Ecevit’ten rahatsız olan bir okurumuzun, "Fikret Bila neden Ecevit’le görüşüyor ve neden manşet yapılıyor" anlamına gelen mektubunu sayfasına alan "Ombusdman"ımız Yavuz Baydar’ın da kafası karışmış! Bu kafa karışıklığını gidermenin en sağlıklı yolu Yavuz Baydar’ın Başbakan Ecevit’le röportaj yapmasıdır. Bir taraftan televizyon gazeticiliği yaparken, bir taraftan da Milliyet gibi bir gazetede ombusdmanlığa kadar yükselebildiğine göre bunu başarmak onun için zor olmasa gerekir! Tabii, gazeteciliğin ne olduğunu ve Ankara’nın nerede bulunduğunu biliyorsa!