Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"İLK defa size söylüyorum" diyor, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Bu olayın yeniden bölünmeye, çatışmaya değil, bütünleşmeye hizmet etmesi lazım. Densizliklerin halkı bölünmeye götürmemesi lazım. Beni günlerdir düşündüren budur."
Cumhurbaşkanı Demirel'in kafası, "bundan sonrası"na takılı...
Apo'nun yakalanıp, Türkiye'ye getirilişinin halk arasında yeni çatışmalara yol açması ihtimali var mı?
"Zaten" diyor, Demirel, bu soruyu yanıtlarken, "Eğer ihtimal varsa, geç demektir."
Olayın halk arasında algılanması gerektiğini şöyle ifade ediyor:
"Halk birbirini ayırmadı. Türk - Kürt ayırımı yapmadı. Birlikte günlük yaşamını sürdürdü. Türkiye'nin bunu koruması lazım. Muhakeme edilecek adam 30 bin kişinin ölümüne sebep olmuş bir kişidir. Muhakeme edilecek olan Türk - Kürt ayırımı değildir."
Cumhurbaşkanı'nın çağrısı, halkın olayı böyle algılaması.
Demirel, "Apo'nun Türk - Kürt ayırımının siyasal temsilcisi gibi değil, 30 bin kişinin ölümünden sorumlu bir kişi" olduğunun kavranması ve olaya böyle bakılması gerektiğini vurguluyor. Demirel'in bu vurgusundan, Apo'nun "adi suçlu" olarak görülmesi gerektiği sonucu çıkıyor.
Demirel'in dikkati çeken bir diğer vurgusu da 30 bin kişinin değerlendirilmesi:
"5 bin güvenlik görevlisi. 5 bin sivil insan ve 20 bin kişi terör tarafından ölmüş. Onlar da bu ülkenin evlatları. Yazık değil mi?"
Demirel, dağlardaki genç insanların da bu ülkenin çocukları olduğuna sık sık dikkat çekiyor. Ailelerinin olayı böyle değerlendirmesi gerektiğini söylüyor.
Arkasından da, "acılı insanlar hoş karşılamasa bile" diyor, "pişmanlık yasası çıkarılmalıdır. Çünkü, bu bundan sonra kan dökülmesini önlemek için yapılması gereken bir iştir."
Demirel, hükümetin tavsiye etmesi halinde, Meclis'i hemen toplayacağını belirterek, "Seçimlerden önce pişmanlık yasası çıkarılmalıdır" diyor.
Başbakan'la görüştükten sonra, gerekirse liderleri de toplayabileceğini ekliyor.
Cumhurbaşkanı'nın sözleri, biri vatandaşa, diğeri liderlere olmak üzere iki önemli çağrı içeriyor:
1- Halk bölünmelere, çatışmalara sürüklenmemeli,
2- Meclis hemen toplanmalı ve pişmanlık yasası çıkarılmalı.
* * *
DEMİREL'in çağrısını alıp, Başbakan Ecevit'e geçiyoruz.
Başbakan'ın havası da aynı...
Apo'nun yakalanmasıyla doğan moral ortamında, Meclis'in toplanması ve pişmanlık yasasının çıkarılması üzerinde duruyor:
"Bu konuda bir girişimde bulundum ama maalesef Meclis'in toplanamayacağı anlaşılıyor. Başbakan Yardımcısı Sayın Özkan, Sayın Yılmaz ve Sayın Çiller'le görüştüm. Ancak, toplanmanın mümkün olmadığı kanaatine varılmış durumda."
Ecevit, "bizim partimiz için sorun yok, ama" diyor, "seçim ortamında milletvekillerinin toplanması zor. Kırgınlıklar, adaylık sorunları, tek maddelik gündem oluşturulmasının sağlanması gibi zorluklar söz konusu." Buna karşın Başbakan Ecevit, seçimden sonra pişmanlık yasasının çıkarılacağı yolunda partilerin şimdiden açıklamada bulunmaları konusunda görüşbirliği doğduğunu iletiyor.
Ecevit, dağdaki insanların büyük ölçüde çağrıya uyup teslim olacaklarına inanıyor. Seçimden önce pişmanlık yasası çıkarılamasa bile hükümet olanaklarıyla teslim olacakların eğitilmesi, serbest kaldıklarında topluma entegre olabilmeleri için meslek kurslarına tabi tutulmaları gibi olanaklar sağlanabileceğini belirtiyor. Teslim olmaları halinde kötü mumele edilmeyeceğini vurguluyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan aynı mesajda buluşuyor:
"Dağdan inin."




Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr