Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP’ye iki eleştiri yöneltiliyor: 1- Parti kapatma davalarına karşı çıkmıyor,
2- Kürt sorununda açılım yapmıyor.
Eleştiriler, CHP’nin sosyal demokrat bir parti gibi davranmadığı tezine dayanıyor. Sosyal demokrat bir parti iddiasında olmasına karşın, her iki konuda da “demokratik yaklaşım” sergilemediğinden şikâyet ediliyor.
Demokrasi dışı müdahalelerden medet ummakla, Güneydoğu ile siyasi bağ kuramamakla suçlanıyor.

Laiklik ve dincilik

CHP, laiklik karşıtı siyasi faaliyetleri meşrulaştıracak bir tutum içine girebilir mi? Böyle bir tutumu sosyal demokrasiyle açıklayabilir mi?
CHP’ye yöneltilen bu eleştiri, demokrasi üzerinden CHP’yi köşeye sıkıştırmaya yöneliktir. Sosyal demokrat bir parti olmak, laiklik ilkesinin rehin alınmasına seyirci kalmayı gerektirmez. Demokrasiyi çoğunluk hâkimiyeti gibi algılayıp, “Çoğunluk arkamda, laikliği istediğim gibi anlar, uygularım” diyen iktidara karşı, CHP laiklik ilkesini tüm gücüyle savunmak zorundadır.
Bu, demokrasiye, demokratlığa aykırı bir durum değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesini etkisiz kılarsanız, ortada demokrasi de kalmaz. Laiklik olmazsa demokrasi de yaşayamaz.
Bu nedenle, CHP’nin laikliği koruması, aynı zamanda demokrasiyi de korumasıdır. Demokrasinin olanaklarından yararlanıp İslam dünyasındaki tek örnek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini ortadan kaldırmaya yönelik hareketler karşısında CHP’nin tutum alması demokrasiyle çatışmaz, aksine, örtüşür.
Bu alanda CHP’nin aldığı tutum -DSP’de olduğu gibi- laikliği inançların güvencesi olarak görmek ve inançlara saygılı bir anlayışı savunmaktır. Ancak toplumsal ve kamusal yaşamı, devlet ve ülke yönetimini dini referanslara göre düzenlemeye karşı durmak da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini ve temel niteliklerini benimsemiş her parti için bir görevdir.

Ulusal bütünlük ve Kürtçülük

AKP hakkında açılan kapatılma davasından sonra yeniden gündeme gelen bir konu da Güneydoğu’da oyların yüzde 95’inin AKP ve DTP’ye gittiği, bu gerçek karşısında, bu iki parti hakkında da kapatılma davası açılmasının bölge halkını küstüreceği tezidir.
CHP’ye yöneltilen bir eleştiri de bu alanda bir açılım yapmadığıdır.
AKP ve DTP’nin Güneydoğu’daki seçim yarışının hâkim unsurları, din ve etnik kökendir. Seçim yarışının bu iki temel eksen üzerinden yürütüldüğünün işaretleri son günlerde daha belirgin olarak ortaya çıktı. DTP, AKP’ye karşı miting kürsülerinden elinde Kuran-ı Kerim’le nutuk atan imamları meydana sürüyor. Bölge halkı ya din ya etnik köken üzerinden tercihe yöneltiliyor.
CHP bu konuda demokratikleşme açılımını, ancak bireysel ve kültürel haklar çizgisinde yapabilir. Oy alabilmek için ulus bütünlüğünü ve üniter yapıyı kıracak politikalar izleyemez. Ancak bireysel haklar çerçevesinde samimi açılımlar yapabilir. Bölgeye siyasi özerklik tanınması, anayasaya iki kurucu ulus hükmünün konulması veya etnik farklılıklara güvence verilmesi gibi, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı ilkelerle bağdaşmayan politikalar izleyemez.
Demokratik, laik, üniter yapı CHP’nin kırmızı çizgileridir.
Bu çerçevenin kırılmasına CHP’nin katkıda bulunması varlık nedeniyle bağdaşmaz.