Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bilecik seçimi CHP'ye moral verdi. Gerçi 18 Nisan'da da bu ilimizde belediye başkanlığını yine CHP kazanmıştı ama, iptalden sonra herkes bu seçime "iki turlu" gözüyle bakıyordu. İktidar bloku tercih edilebilirdi. Aksine, CHP oy oranını büyük ölçüde yükselterek belediye başkanlığını yeniden kazandı. CHP açısından Bilecik seçimi, bir ilin belediye başkanlığını elde etmekten daha fazla anlam taşıyor.
Her şeyden önce bu seçimin sembolik bir değeri vardır. CHP'nin barajın altına düşmesinden sonra yaşanan moral bozukluğu, bu seçimle yeniden umuda dönüşmüştür. 18 Nisan'dan beri ağlamaklı olan CHP'liler için büyük bir moral kaynağı olmuştur.
Genel Başkan Altan Öymen'in barış çağrısı ilk sonuçlarını vermiş görünüyor. 22 Mayıs kurultayından bu yana, partinin seçim sonucunu olumsuz yönde etkileyecek bir muhalefet olmaması bunu ifade ediyor. Aksine, kurultayda yarışan tüm tarafların, Bilecik seçimi için (şu anda sadece Genel Başkan'dan ibaret olan) Genel Merkez'e destek vermeleri, belli ki, başarıda önemli rol oynamıştır. Murat Karayalçın, Hasan Fehmi Güneş, Sefa Sirmen, Hurşit Güneş gibi genel başkan adaylarının ve önde gelenlerin Bilecik seçimine asılmaları, sadece Bilecik seçiminde değil, parti içinde de "birlik ve barış" yönünde umut vermiştir. Şimdi CHP tabanının ve CHP'li seçmenin söylediği şudur: "Demek ki oluyormuş, demek ki, partinin önderleri birbirlerine girmek yerine birleşirlerse CHP'nin oy oranı yüzde 50'lere bile dayanıyormuş."
"Bilecik zaferi"
nden sonra, yine rakiplerin verdiği destek ve kutlama mesajları, partideki umudu daha da artırmıştır. Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ertuğrul Günay gibi etkili isimlerin Bilecik için "umut verici", "yükselme dönemi" şeklinde ifadeler kullanmaları CHP'li için önemlidir.
Ama CHP'dir bu, belli olmaz. Yine de ihtiyatlı konuşmaktan kendimizi alamıyoruz. Eski bir hastalığın ne zaman nüksedeceği, tam işler yoluna girmişken yapının neresinden çatırdayacağı bilinmez.
CHP'nin önünde daha çok yol var. 26 Haziran kurultayında Parti Meclisi seçilecek. Bu aşama kazasız belasız geçilirse Genel Sekreter ve MYK belirlenecek. Sonra, "yeniden yapılanma" denilen yeni örgütlenme düzeni kurulacak. Sonra oturulup "nerede hata ettik?" sorusuna cevap aranacak. Bugüne kadar uygulanan politikalar gözden geçirilecek. Doğrular bulunacak, yeni politikalar için görüş birliği sağlanacak. Her şey yolunda giderse CHP "parlamento dışı muhalefet" yapacak. Sonra seçimler gelecek. Barajı aşarsa Meclis'e girecek. Oyu yeterse iktidar ortağı veya tek başına iktidar olacak. Bu hedefe ulaşmanın kesin koşulu, partinin eski hastalığından, grupçuluk ve birbirini yeme alışkanlığından kurtulmasıdır. CHP için 18 Nisan'dan daha büyük bir ders herhalde olamaz.
Ve herhalde CHP önce Türkiye gerçeğini görmelidir. CHP Türkiye için hep öncü parti olmuştur. Cumhuriyet'i kurarken de, devrimleri yaparken de, demokrasiye geçerken de, sosyal demokrasiyi getirirken de CHP herkesin hep bir adım önünde olmuştur.
Ancak, bir adım önde olmak başkadır, bir karış havada olmak başka...



Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr