Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı seçildikten sonra, kurultaya davet etmedikleri için, “Bütün siyasi partilerden özür diliyorum” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da grup konuşmasında, partisinin CHP kurultayına davet edilmediğini anımsattıktan sonra, “Bu durumda ben ziyarete gitmem” karşılığını verdi.
Liderler ve siyasi partiler arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi toplumu da geriyor. Hızla kutuplaşmaya yol açıyor. Siyaset dünyasında diyalog gelişmiyor.
Başbakan ile ana muhalefet lideri arasındaki diyalog, kutuplaşmanın gevşemesi ve özellikle dış politikada, anayasa, ulusal nitelikteki sorunlarda uzlaşmaya dayalı politikalar üretmek açısından büyük önem taşıyor.
Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilmesinden sonra, “acaba siyasette yeni bir tarz gelişebilir mi?” sorusu da gündeme geldi.

“Geleneklerimiz var”
Kurultaya davet konusunun yarattığı alınganlığı dün Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e sordum. Bu tür ilişkilere ve siyasi nezakete her zaman dikkat eden bir politikacı olarak Çiçek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Siyasette iki güzel geleneğimiz var: Birincisi, bayramlarda karşılıklı ziyaretler; ikincisi, parti kurultaylarına diğer partilerin davet edilmesi. Ben bu iki geleneği de çok önemsiyorum. Bu geleneklerimizin bozulmaması lazım. Somurtarak politika yapmanın bir gereği yok. Bu bakımdan bayram ziyaretlerimiz her zaman güzel bir zemin yaratmıştır. Kongre davetleri de öyle. Şimdi CHP’nin son kurultayına biz davet edilmedik. Bu durumda bizden, Sayın Başbakan’dan bir ziyaret beklemek yanlış olur. Hata nerede yapıldıysa orada düzeltilir. Hatayı biz yapmadığımıza göre düzeltecek olan da biz değiliz.”

“İade-i ziyaret olmadı”
Çiçek, davet gelmemesine karşın Salih Kapusuz’un parti adına Kemal Kılıçdaroğlu’na telgraf çekerek kutladığını anımsattı ve şöyle devam etti:
“Şimdi bizimle ana muhalefet partisi arasındaki siyasi nezaket ilişkisini sadece tespit yapmak için özetlemek gerekirse, kendi yönümüzden bu kurala dikkatle uyduğumuzu söyleyebilirim. Mesela CHP yeni genel merkez binasını açtığında biz ziyaret ettik. Sayın Başbakan ve ben gittik, hayırlı olmasını diledik. Sonra bizim yeni genel merkez binamız açıldı ama bize iade-i ziyaret yapılmadı. Bu ziyaretler, kişiler arası ziyaretler değildir. Partiler arasıdır, yani kurum adına yapılan ziyaretlerdir. Hal böyle olunca, şimdi Sayın Başbakan’dan bir girişim beklemek haksızlık olur.”

Kılıçdaroğlu cephesi
Kemal Kılıçdaroğlu, sakin kişiliğe sahip. Sorunları diyalog yoluyla çözmeyi benimsemiş bir siyasetçi. Nitekim “Başbakan’la görüşecek misiniz?” diye sorulunca, “Elbette, niye görüşmeyeyim, vesile olduğunda, gerekli olduğunda elbette giderim de, görüşürüm de” yanıtını vermişti.
Çiçek, bir ziyaret beklentisi içinde konuşmadı. Sadece iki parti arasındaki ilişkileri tespit etmek amacıyla durumu aktardığını vurguladı. Partiler arası diyaloğun toplumdaki kutuplaşmanın giderilmesi açısından önemine dikkat çekmekle yetindi.
Çiçek, ifade etmese de iktidar cenahında, hem iade-i ziyaret hem de kurultay davetinin yapılmamış olması nedeniyle, sıranın CHP’de olduğu düşüncesinin hâkim olduğu anlaşılıyor.