Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 7 Haziran’da toplayacağı liderler zirvesi MGK’dan sonra AB konusunda ikinci tarihi toplantı olacak.
MGK’da alınan idam cezasının kaldırılması, anadilde yayın serbestisi, OHAL’in kaldırılması gibi önemli kararların uygulamaya geçirilmesi açısından Çankaya zirvesi belirleyici rol oynayacak.
Bunun temel nedenlerinden biri koalisyon ortaklarından MHP’nin MGK’da alınan kararlara soğuk durması. Özellikle idam cezasının kaldırılmasına Abdullah Öcalan nedeniyle itiraz etmesi. Bahçeli ve MHP bu tutumunu sürdürürse, idam konusunda hele Anayasa düzeyinde bir düzenlemeye gitmek için muhalefet desteğinin bulunması şart. İşte bu nedenle, Çankaya zirvesinde muhalefet liderlerinin alacağı tutum çok önemli hale geliyor.
Başbakan Ecevit’in de bugünlerde üzerinde durduğu konu AB ile ilişkiler. MGK kararlarının yaşama geçirilmesi. Or - An’daki kütüphane evinde kendisini ziyaret eden DSP yöneticilerine verdiği mesajların başında AB ile ilişkilerin esenliğe çıkarılması var. MGK kararlarıyla daha önemli bir fırsat yakalandığı düşüncesinde.
Muhalefet partilerinin tavrı ne olabilir?
Anamuhalefet partisi DYP’nin lideri Tansu Çiller, Çankaya zirvesine Başbakan Ecevit’in katılmasının zorunlu olduğu düşüncesinde. Çiller dünkü görüşmemizde Çankaya zirvesiyle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
- Çankaya zirvesinin anlam ve önem kazanabilmesi için Başbakan Ecevit’in bu toplantıda bulunması şarttır. Başbakan’ın katılıp katılmayacağı belli değil. Eğer Sayın Ecevit, bu toplantıya katılamayacaksa o zaman o zirvede ne konuşacaksınız? Konuşmaların veya alınacak kararların ne anlamı olacak? Eğer Ecevit katılmayacaksa o zaman bizim de katılmamız çok anlamlı olmaz. Bu durumda konuyu ben yetkili kurullarıma götürmek isterim. Ecevit, gitmezse liderler zirvesi olmaz.
DYP lideri Çiller, Avrupa Birliği konusunun sadece idam cezasının kaldırılmasına bağlanmış olmasını da büyük bir hata olarak niteliyor ve şu yorumu yapıyor:
- İdam konusunda Türkiye çok geç kaldı. AB ilişkilerini sadece bu konuya endekslemiş oldu ki, bu da çok büyük bir hataya neden oldu. Eğer biz olsaydık Öcalan dosyasını Anayasa ve yargı kararına uygun olarak Meclis’e indirirdik. Meclis o dosyayı öyle veya böyle bir karara bağlardı. O karar neyse o uygulanırdı ve Öcalan konusu gündemden düşerdi. Biz idamı da şimdiye kadar kaldırmış olurduk. Türkiye - AB ilişkilerinde başka konuları konuşur olurdu.
Çiller, geçen hafta "AB mi, Apo mu derseniz, AB derim" şeklindeki sözlerinin yankılanmasıyla ilgili olarak da şöyle konuştu:
- Artık Türkiye Öcalan’ın idamı konusunda geç kalmıştır. 2003’e giderken Öcalan’ı artık zor asarsınız. Hükümetin izlediği yanlış politika Türkiye’ye ‘AB mi, Apo mu’ noktasına sürükledi. Artık vatandaşa sorsanız elbette AB diyecektir. Hiç zaman kalmadı. Belki bir gün, bir hafta. Bu kısa sürede Öcalan dosyası Meclis’e inerse, karara bağlanırsa bir sonuç doğabilir. Yoksa yıl sonuna doğru Öcalan dosyasının Meclis’e indirilmesi çok geç olur. Hiçbir şey yapamazsınız. İdam kararı kesinleştikten dört yıl sonra, bu koşullarda infaz yapamazsınız. Bu çok zorlaştı.
Çiller, MHP’nin bu konudaki tutumunun da ikircikli olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor:
- Dosyanın Başbakanlık’ta bekletilmesi kararının altında Sayın Bahçeli’nin imzası var. Şimdi buna karşı gibi görünmeye çalışıyor. Öcalan dosyası üzerinden politika yapıyor. Bu doğru bir davranış değil. Bir kişi üzerinden oy toplamaya çalışmak, bir kişi üzerinden politika yapmak yanlıştır.
Çiller, Türkiye’nin AB bağlamında idamdan önce Kıbrıs konusunu gündemine almasının daha doğru olacağını ve zaman yitirmeden de siyasi partiler yasası ve seçim yasasını gündeme getirmesi gerektiğini vurguluyor.
Anamuhalefet lideri Çiller’in Çankaya zirvesine ve gündemdeki konulara bakışı böyle...