Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



     AKP lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Görüş elbisesini çıkardıklarını, Demokrat Parti'nin devamı olduklarını açıkladı. Erdoğan, partisinin siyasi kimliğini böyle açıkladı. Bu açıklamayla ilgili tartışmalar sürüyor. Milli Görüş'ü reddeden AKP'nin, yeni bir kimlik arayışında olduğu anlaşılıyor. Peki, iktidar partisi gibi anamuhalefet partisi CHP de yeni bir kimlik arayışında mı?
CHP lideri Baykal'ın da "CHP, merkez partisi olacak. Tarihi bir yanlışı düzeltip sosyal demokrasiyi merkez yapıyoruz, merkezi sosyal demokrasiye çekiyoruz" dediğine ilişkin haberler basında yer aldı.

Baykal'ın bu sözlerine tepkiler de gecikmedi. CHP'nin, sosyal demokrat bir parti olduğu, merkezin solunda yer aldığı, Baykal'ın bu açıklamalarla partiyi sağa çekmeye çalıştığı eleştirileri yapıldı. CHP lideri Baykal'a bu eleştirileri anımsatarak, CHP'nin yeni bir kimlik arayışı içinde olup olmadığını sorduk. Yanıtı kesin ve net oldu:
- Hayır. Hiç ilgisi yok. Bizim kimlik arayışımız da yok. Bu, açıklamalarımın yanlış algılanmasından kaynaklandı. CHP'nin kimliği bellidir ve kimliğiyle bir sorunu yoktur. CHP sosyal demokrat bir partidir. Sosyal demokrat olmaktan da, sosyal demokrasiden de rahatsız değildir.

- CHP, Atatürk'ün kurduğu, tarihi gelişimi belli, siyasi yelpazedeki yeri belli bir partidir. Sorun şu: Türkiye'de sosyal demokrasi ve sosyal demokratlar yanlış anlaşılıyor. Bizim amacımız bu yanlış anlaşılmayı gidermek. Çünkü, bu yanlış algılama sonucudur ki, yıllardır, aslında sosyal demokrasiye yatkın, özünde bu değerleri taşıyan ve özleyen birçok insanımız, sağ partilerin etki alanında kaldılar. Bu çoğu kez yapılan yanıltıcı propagandanın, sağ partilerin bilinçli kampanyalarının sonucu oldu. Türkiye'de sosyal demokratları, inançlara saygı duymayan, kalkınmayla, üretimle ilgisi olmayan, sadece bölüşümle ilgili, iş üretmeyen ve üretmeyecek olan, sadece eleştiri yapan bir yaklaşım olarak tanıttılar. Bu nedenle de aslında sosyal adalet isteyen, fırsat eşitliği isteyen, sosyal güvenlik arayan, insana yaraşır yaşam koşulları talep eden, özetle özünde sosyal demokrat değerlerin peşinde koşan birçok insan salt bu yanlış algılama yüzünden sağ partilerin etkisi altında kaldı. İşte biz bunu değiştirmek istiyoruz. Bu yeni bir kimlik arayışı, yelpazede yer değiştirme veya sağa kayma değildir.

- Önce bu yanlış anlamayı düzelteceğiz. CHP'yi daha iyi tanıtacağız. CHP'nin laiklikle, ülkenin üniter yapısıyla ilgili bir tereddüdü yok, olamaz. Atatürk'ten bu yana da olmamıştır. Ama aynı CHP'nin inançlara, etnik kimliklere de saygısı vardır. Ülkemizin tarihine, kültürüne saygılıdır. Bizim kültürümüz toplumsal dayanışmaya dayanır, bireysel çıkarcı değildir. Yardımlaşmayı, paylaşmayı esas alır ki; bu toplumsal, kültürel değerlerimizle sosyal demokrasinin değerleri örtüşür. Ama aksine çatışıyormuş gibi bir algılama var. Aksine, çatışma halinde değildir, bir örtüşme, bir uyum halindedir. Biz, "önce insan" derken de, "Anadolu solu" derken de bu değerleri ve bu değerlerle sosyal demokrasi arasında örtüşmeyi, uyumu kastediyoruz.

CHP lideri Baykal'ın bu yaklaşımı, Bülent Ecevit'in DSP'nin çizgisini belirlerken yansıttığı, "inançlara saygılı laiklik", "sağ partilerin tabanına sıkışmış sol kesimle iletişim kurma" politikalarını anımsatıyor. Baykal, CHP'nin bu yaklaşımının da yeni olmadığını vurgulayarak şöyle diyor:
- Biz bu çarpıklığı gidermek için eskiden beri aynı açılımı gösteriyoruz. Seçimlerden önce de birçok kez aynı yaklaşımı gündeme getirdik. Vatandaşlarımızla, seçmenle bunu paylaştık. Bu değerler gibi kalkınma, büyüme, büyüyerek paylaşma da CHP'nin temel politikalarıdır. Bunlar sanki sağ partilerin tekelinde yaklaşımlar gibi yansıtılıyor ve halk yanıltılıyor. Baykal, bu yaklaşıma vurgu yapmasının nedenlerinden biri olarak da 2002 seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo olduğunu söylüyor ve şu analizi yapıyor:
- Şimdi 3 Kasım seçimlerinden sonra ikili bir yapı ortaya çıktı. AKP ve CHP. Bu tablo içinde AKP'nin kimliği belli değil. Kimlik arayışı içinde. CHP'nin ise kimliği belli. Ancak, sağ partilerin çözülmesiyle de bazı gerçekler daha net ortaya döküldü. Bu partilerin çözülme sürecinde, özünde sosyal demokrat olan ancak bu partilerin tabanında kalan insanların ortaya koydukları şikayetler, eleştiriler, aslında CHP'nin değerlerini ve politikalarını benimsediklerini gösteriyor. İşte bu süreçte, CHP ile bu insanlar arasında iletişim kurmak, CHP'nin değerlerini iyi anlatmaya bağlı. Söylemeye ve yapmaya çalıştığım bu.