Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bankalar operasyonu için hazırlanan yasa, kamuoyunda kuşkulara yol açtı. İki gündür yansıttığımız bu kuşkular, "halkın cebinden bankalar mı kurtarılacak" sorusunda yoğunlaştı. Durumu iyi olmayan bankalara Hazine'den katkı sağlanmasının çifte standart olup olmayacağı diğer bir kuşku noktasıydı. Hortumculara destek mi olunuyor, sorusu da en fazla dillendirilen soruların başında geliyor.
Kamuoyunda dile getirilen bu soruları yansıtmış ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in bu konulara açıklık getirmesi gerektiğini vurgulamıştık.
Derviş, dünkü görüşmemizde, bu soruları yanıtladı.
Bakan, söz konusu kuşkuların yersiz olduğunu vurguladıktan sonra şu güvenceyi verdi:
"Yapacağımız katkının halk diliyle hortumcuya gitmesine asla izin vermeyiz. Bu mümkün değil. Biz bankalara bu katkıyı belirli koşullarla vereceğiz. Bu kesinlikle bir kişi, firma veya kurumu kurtarmak anlamında olmayacaktır. Bu katkıdan yararlanabilecek bankalar kötü niyetle yönetilmemiş, sadece ekonomik kriz nedeniyle olumsuz etkilenmiş bankalar olacaktır. Yoksa kötü niyetle yönetilmiş, boşaltılmış, sermayesi sıfırın altına inmiş bankalar bu katkıdan yararlanmayacaktır. Halkımız şuna inanmalıdır ki, bu katkının boşa gitmesi, hortumlanması mümkün değildir."
Derviş, zor durumdaki bankalar için üç yol olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Bu durumdaki bankalar için üç yol vardır:
1- Banka sahibi yurtiçinde, yurtdışında her şeyini satacak ve bankasına koyacak,
2- Bu olanağı yoksa bankasını satışa çıkaracak ve yabancı bankalara satacak,
3- Banka sahibinin de para koyması koşuluyla kamu kaynaklarından geri ödenmek üzere katkı alması.
Şimdi bizim yapmak isteğimiz üçüncü seçeneği yaşama geçirmek. Tabii bundan yararlanabilmek için iki denetim raporu istiyoruz. Banka bir uluslararası denetim kuruluşu tarafından denetlenecek, ayrıca bir başka uluslararası denetim kuruluşu da ilk denetimi yapanların işlemlerini denetleyecek. Bu raporların olumlu olması ve banka sahibinin de bankasına para koyması koşuluyla katkı sağlanacak. Ayrıca, bu katkının nasıl kullanıldığı da denetlenecek. Bu nedenle bu katkının ziyan olmasına izin verilmeyecek."
Devlet Bakanı Kemal Derviş, bu uygulamanın daha önce Fon'a devredilen bankalar, onların sahipleri ve yöneticileri açısından çifte standart olup olmayacağı yolundaki sorumuzu ise şöyle yanıtladı:
"Çifte standart kesinlikle söz konusu değil. Olmadı, olmayacak. Daha önce Fon'a alınan bankaların tümünün sermayesi sıfırın altına inmişti. Bundan sonra da sermayesi sıfırın altına inen olursa yine Fon'a alınacak. Bu uygulamada bir değişiklik yok. Katkıda bulunulacak bankalar ise sermayeleri sıfırın altında değil. Ancak gerekli olan yüzde 8 rasyoya da ulaşmış değildir. Sermaye rasyoları sıfırdan büyük 8'den küçük. Bu durumdaki bankalara katkı sağlanacak. Sermayeyi tüketmiş, sıfırın altına düşürmüş bankalara katkı verilmeyecek, o durumda olanlar veya bundan sonra o duruma düşenler yine Fon'a alınacak."
Derviş, ağır ekonomik bunalım nedeniyle zor duruma düşmüş bankalara katkıda bulunmayı planladıklarını vurgularken, yabancı sermaye üzerinde de durdu:
"Biz yabancı sermayeye karşı değiliz. Hatta özendirmeye çalışıyoruz. Ama yine de bankacılık sisteminin tümüyle yabancıların eline geçmesindense Türk sermayesinde kalmasını tercih ederiz. Bu katkıyı biraz da bu amaçla yapıyoruz. Son çare olarak yabancılar düşürülür. Bunun örnekleri dünyada görüldü. Bazı ülkelerin bankaları çok ucuz fiyatlarla yabancıların eline geçti."
Kamuoyunda dürüstlüğüyle tanınan ve bu yönüyle toplumdan çok büyük destek gören Devlet Bakanı Kemal Derviş, bu açıklamalarıyla, operasyonun, kişi, aile, firma kurtarmaya dönüşmeyeceği, hortumculara destek verilmeyeceği, çifte standart uygulanmayacağı yönünde güvence verdi.
Halk Derviş'e güveniyor.
Derviş'in, bu güveni gölgeleyecek en küçük gelişmeye bile izin vermemesi gerekiyor.