ANAP milletvekili Cavit Kavak'ın telefonlarının da dinlenmesi ve izlenmesine ilişkin mahkeme kararının kamuoyuna yansımasından sonra TBMM Başkanı Ömer İzgi'nin DGM Başkanlığı'na yazdığı 9.5.2001 tarihli ve "bu ne iştir" mahiyetindeki yazı, tartışmaları yeni bir boyuta taşımıştı.
Dinleme ve izleme kararı veren Ankara 2 No'lu DGM Yedek Hakimliği, Cavit Kavak'la ilgili olarak TBMM Başkanlığı ile DGM Başkanlığı'na bir yazı yazdı.
Bir anlamda yanıt niteliği taşıyan bu yazının tarihi, 10.5.2001, sayısı ise 2001/122 MUH.
Yazının (D) fıkrasında şöyle deniliyor:
"Mahkememiz Yedek Hakimliği'nin 2000 / 628 D. İş sayılı kararında bu şahısların (Mustafa Mendilcioğlu, Cavit Kavak, Yasin Erdinç) uzun süredir takip edildiği, telefonlarının izlendiği, dinlendiği ibaresi yer almakta ise de, bu ibare Cavit Kavak'ın telefonlarının daha önce yasadışı yollardan dinlendiği ve izlendiğinin tarafımızdan bilindiği anlamına gelmemektedir.
Bu cümlelerle bilahare üzerine atılı suçlar nedeniyle tutuklanmış olan Mustafa Mendilcioğlu'nun telefonlarının dinlenmesine dair daha önce verilen yedek hakimlik kararı kastedilmiştir."
DGM Yedek Hakimliği, TBMM Başkanlığı'na yazdığı bu yazıyla, dinleme ve izleme kararının ilk paragrafında yer alan (Mahkememiz Yedek Hakimliği'ne gönderilen evrak içeriğine göre bu şahışların uzun süredir takip edildiği telefonlarının izlenip dinlendiği ancak yeterli kanıtlara ulaşılamadığı anlaşılmakla) ilişkin ifadesinin Cavit Kavak'ı kapsamadığı yanıtı verilmektedir. Cavit Kavak'ın milletvekili olduğunun anlaşılmasından sonra karardan ismi silinmiş ve karar Mustafa Mendilcioğlu ile Yasin Erdinç hakkında yazılmış hale getirilmiş bulunmaktadır.
Bu durum da, dinleme ve izleme talebinde bulunan jandarma subayı, bu talebi uygun gören savcı ve nihayet bu kararı alan DGM Yedek Hakimliği'nin bir "hata"sı olarak kabul edilmiş olmaktadır.
Talebin, soruşturmada görevli bir jandarma subayı tarafından yapılması, olayı Jandarma Genel Komutanlığı'yla da ilişkilendirmektedir.
Peki bu durum Jandanma Genel Komutanlığı'nda nasıl değerlendiriliyor.
Komutanlık, Cavit Kavak'ın karardan önce dinlenmediği ve izlenmediği yolundaki mahkeme kararını anımsatarak, başsavcılığın şifahi talimatıyla Cavit Kavak hakkında herhangi bir izleme ve dinleme yapıldığını vurguluyor.
Komutanlığın değerlendirmesi şöyle:
"Esasen 4422 sayılı Organize Suçlarla Mücadele Kanunu'yla, ihtiyaç halinde milletvekillerinin telefonlarının izlenmesi mümkün olduğu halde, hakkında gizli izleme kararı alınanın Cavit Kavak olduğunun anlaşılması üzerine DGM Başsavcılığı'nın şifahi talimatları gereği izleme kararı uygulamaya konulmamıştır. Cavit Kavak'la ilgili olarak gerek karar öncesi gerek sonrasında hiçbir şekilde dinleme veya izleme yapılmamıştır. TBMM Başkanlığı'nca DGM Başsavcılığı'na yazılan 9 Mayıs 2001 tarihli yazı ile konu hakkında bilgi istenmesi üzerine, DGM'nin 10.5.2001 tarih ve 2001 / 122 sayılı cevabi yazısı ile de Cavit Kavak hakkında herhangi bir uygulama yapılmadığı, ev ve işyeri telefonlarının dinlenmediği bildirilmiştir.
Bu gerçek durum ilgililerce ve avukatlar tarafından çok iyi bilindiği, evrakların birer sureti kendilerinde olduğu halde konunun kasten saptırıldığı değerlendirilmektedir."
Jandarma Genel Komutanlığı, "herkesin hata yapabileceği" değerlendirmesini de yapıyor. Böyle bir durumun saptanmasında hatanın düzeltilmesi, hata yapanların sorumluluğu varsa, onun da yerine getirilmesi yoluna gidildiğini de anımsatarak, tartışmaların kurumları yıpratmasına izin verilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Beyaz Enerji operasyonunda soruşturma ve iddianamenin hazırlanması sırasında önemli sayılabilecek hatalar yapıldığı ortaya çıktı. İddianameyi hazırlayan DGM Savcısı Talat Şalk da yoğunluk nedeniyle iddianameden çıkarmayı düşündüğü bazı hususların dalgınlıkla iddianemede kaldığını açıkladı.
Elbette her insan hata yapabilir.
Ama hele soruşturma, iddianame gibi çok önemli konularda yapılan hataların zaman yitirilmeden ve açıklıkla düzeltilmesi ve sorumluluk neyi gerektiriyorsa onun yerine getirilmesi gerekir.