Fikret BİLA
DÜNYADAKİ iki eşitlikten biri ölüm...
Eşit olmayan ölüme bakış...
Diana'nın sıfatından arındırılmış ölümüne bakış, Kaynaşlı'da otobüs camından çayıra dökülen anneninkinden farksız:
Genç bir insanın feci bir trafik kazasında ölümünden duyulan hüzün. Üstüne, kral da olsalar, prens de olsalar iki küçük çocuğun annesiz kalışları...
Ama,
"Prenses" Diana'nın ölümüne bakış farklı. Fark sadece
"tören" farkı değil. Ölüme yüklenen işlev ve anlam farkı...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"devrim"miş...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"başkaldırı"ymış...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"değişim"miş...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"azize"ymiş...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"masal"mış...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"krallık"mış...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"yıldız"mış...
Meğer, ölen sadece Diana değil, bir
"efsane"ymiş...
Ve meğerse bu bir
"ölüm" değil, bir
"zafer"miş...
Diana yapınca:
Halka bir merhaba
"devrim", alta bir blucin
"başkaldırı", birkaç zengin kaçamağı
"değişim", prenses unvanı ve bir hayli milyar sterlin alarak boşanmak
"efsane", her vakitli zengin gibi Rahibe Terasa'nın elini tutmak
"azizelik" olmuş...
Diana'nın, aç Afrika'dan, sakat Bosna'dan yana tavırları elbette övgüye değer...
Ama, İngiliz halkının, Saray kurallarını, demokrasinin
"beşiği"nde değil de, Diana'nın
"aşkları"nda sallamaya çalışmasına, Prens Charles'ın
"soyluluk" soğukluğunu, Dodi'nin
"sıcak" parasıyla ısıtmaya çabalamasına, eğer şikayetçiyse,
"ne kralı, ne prensi, ne prensesi" deyip, monarşiyi oylarıyla değil, Diana'nın ölümüyle dize getirme uğraşısına ne demeli?
Bir evliliğe...
Bir boşanmaya...
Bir ölüme...
Başında
"prenses" var diye, bu kadar anlam yüklemeye ne demeli?
Diana
"anne", Kaynaşlı'daki
"prenses" değilse...
Bir şey denemiyor, tabii...
Yazara EmailF.Bila@milliyet.com.tr