- Sosyal liberal sentez arıyorum; geniş bir ittifak arıyorum, diyor.Aradığını henüz bulamamış olacak ki, partiler arasında mekik dokumaya devam ediyor. Kendi ifadesine dayanarak Dervişin "sol"da bir şeyler aradığını varsayıyoruz. Yine kendi ifadesiyle çağdaş yeni sol arıyor. Bugüne kadar tanımlamaya çalıştığı sol çizgi aslında Türkiyeye yabancı değil. Türk solunun 20 yıldan fazla bir süredir siyasete taşıdığı çizgiden de uzak değil. "Ortanın solunu sizden öğrendim" dediği DSP lideri Ecevitin, l970lerin sonlarında CHPye yerleştirmeye çalıştığı, ancak, tam olarak DSPde yaşama geçirebildiği çizgiye bir bakalım... Ecevitin 1980 sonrasında pekiştirdiği bu sol anlayışın beş temel özelliği vardır:1- Marksist solu referans almayan, devletçilikten uzaklaşmış: Serbest piyasayı esas alan, ancak, sermayenin tabana yayıldığı, üretici kesimlerin örgütlenmiş biçimde girişimciliğe yönlendirildiği, vergi-sosyal transfer yoluyla gelirin yeniden dağılımını gözeten bir sosyo-ekonomik politika.2- Alt kimliklere dayalı politikayı reddeden, profesyonel delege düzeni tekeden, ulusal değerleri ve üst kimlikleri esas alan yaklaşım.3- İnançlara saygılı laiklik, yaklaşımıyla, din için solu, sol için dini öcü olmaktan çıkaran; laik ama dini vecibelerine bağlı kesimle bağnaz, dini siyasete alet eden kesimi birbirinden ayıran yeni bir politika.4- Devlet yerine, ekonomik ve demokratik insanı esas alan refah anlayışı.5- Kavga yerine uzlaşma kültürünü temel alan bir siyaset pratiği.DSPnin iktidarında bu beş temel politikayı tam anlamıyla uygulamaya geçirebildiğini, özellikle ekonomi politikası bakımından istediği düzeni kurduğunu söylemek elbette mümkün değildir, ama Türk halkının bu sol anlayışı giderek desteklediği ve iktidara taşıdığı gerçektir.Buna karşılık SHP - CHPnin temsil ettiği çizgi giderek destek yitirmiş, nihayet l999 seçimlerinde Meclis dışında kalmıştır. Bunda, DSPnin yukarıda özetlediğimiz anlayışına karşın, SHP - CHP çizgisinde, Marksist söylem ve yaklaşımın geç terk edilmesi; alt kimliklerle politika yapılması, bunun HEPle seçim işbirliğine kadar götürülmesi, uzlaşma yerine kavgacı bir tutum izlenmesinin rolü büyüktür.Bugün CHPye ve lideri Baykalın söylemine baktığımızda, bu süreçten ders çıkarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Baykalın, Ecevit çizgisi ve DSP modelinden de dersler çıkardığını söylemek yanlış olmaz. Baykalın yeniden CHPnin başına geldikten sonra farklı bir çizgi izlemeye çalıştığı çok açıktır. "Anadolu Solu" yaklaşımı, Şeyh Edibali, Mevlana söylemi, alt kimlik politikasını reddetme, siyasete alet edilmedikçe inançlara karşı saygılı bir üslup kullanma, devletçilikten uzaklaşıp, sosyal piyasa ekonomisi tanımıyla ılımlılaşma eğilimi bunları gösteriyor.Henüz partileşen Yeni Türkiye girişiminde ise DSP ideolojisini tersyüz eden bir yenilik yok. Sosyal kaygılara işaret eden piyasa ekonomisi, inançlara saygılı laiklik anlayışı, Avrupa Birliği değerleri, dışında yeni bir söylem görülmüyor. Ders aynı ders... Bu durumda Ecevitin l970lerin sonunda CHPde, 1980 sonrasında da DSP ortaya koyduğu sol çerçeveyi, yeni dönemde CHPnin de benimsediğini, YTPnin de bugüne kadar farklı bir yaklaşım geliştirmediğini söyleyebiliriz. Yakın siyasi tarihi incelerse Derviş, aradığı sol yaklaşımın kuruluşundan beri DSPde ve son günlerde de CHPde "mevcut" olduğunu görecektir. Liderlik meselesi ise ayrı bir yazı konusudur... fbila@milliyet.com.tr Devlet Bakanı Kemal Derviş, elinde bir fener arıyor... "Ne arıyorsunuz" diye sorulunca: