48 yıllık siyasi yaşamının 44 yılında gazeteci olarak Bülent Ecevit'i izleyen Mustafa İstemi'yle birlikte, Oran'daki Kütüphane Ev'de kutluyoruz Ecevitleri... 80. yaş günü pastasını keserken Ecevit'in fotoğrafını, 1961'de Kurucu Meclis üyesiyken görüntülemeye başlayan Mustafa İstemi çekiyor yine... Ecevit'e önce sağlığını soruyoruz: "Biraz yürüme zorluğum var. Doktorlar bol bol yürümemi salık veriyorlar ama zaman bulamıyorum. İki hafta kadar önce katarakt ameliyatı geçirmiştim. Onun verdiği birkaç küçük rahatsızlık dışında sağlığım iyi. Gözüm de hızla düzeliyor. Pazartesi kontrolüm var."Aktif siyaseti bıraktıktan sonra Ecevit günlerini nasıl geçiriyor?Uğraşılarına bakıldığında siyaseti bıraktığı pek söylenemez Ecevit'in. Nitekim, soruma verdiği yanıt da bunu gösteriyor:"Güne eskiden olduğu gibi gazeteleri okuyarak başlıyorum. Tabii, bütün gazeteleri alamıyoruz. Ama, DSP'den arkadaşlar eskiden beri önemli gördükleri kupürleri getirirler. Böylece basını izlemem kolaylaşıyor. Genellikle görüşmelerim ve ziyaretler oluyor. Bütün günümü alıyor. Biliyorsunuz bir Ulusal Uzman Grubu oluşturduk. Birlikte çalışıyoruz. Düşünce üretiyoruz. Ulusal nitelikteki konular üzerinde yoğunlaşıyoruz. Uzman arkadaşlar araştırmalar yapıyorlar. Sonra bunları bir rapora dönüştürüyoruz. Bazılarını Sayın Cumhurbaşkanı'na sundum. Ülke gündemindeki sorunları araştırıp, çözümler geliştirmeye çalışıyoruz."Ecevit, uzmanlar grubuna KKTC'nin eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın da katıldığını anımsatıyor ve bundan büyük memnuniyet duyduğunu söylüyor: "Maşallah" diyor:"Sayın Denktaş, aynı enerjiyle çalışıyor. 82 yaşında olduğunu söyledi. Buna karşın azminden, enerjisinden, çalışkanlığından, üretkenliğinden bir şey kaybetmemiş. Aynı heyecanla çalışıyor. Daha çok dış politika sorunları üzerinde duruyoruz. Ulusal konuları incelemeye çalışıyoruz. Son dönemlerde 'ulusal sorun' kavramı yayılmaya başladı. Bu memnuniyet verici. Biz de şimdi bu kavram üzerinde çalışıyoruz. İçini doldurmaya çaba gösteriyoruz. Öyle klasik bir milliyetçilik veya ülkücülük anlayışıyla değil, yeni bir milliyetçilik anlayışıyla yaklaşıyoruz." Bugün, Bülent Ecevit'in 80. yaş günü. Başbakanlığının son döneminde siyasetin gündemine oturan rahatsızlığının üzerinden tam 3 yıl geçti. Mayıs 2002'de siyasi amaçlı spekülasyonlara da konu olan rahatsızlık dönemiyle kıyaslanmayacak kadar sağlıklı görünüyor. Ecevit, son dönemde gündemin ilk sıralarında yer alan Ermeni sorununa değiniyor. İki halk arasındaki kültürel yakınlığa işaret ederken, Rahşan Hanım'a dönüyor:"Geçenlerde okuduğun çok güzel bir halk dörtlüğü vardı. Türklerin ve Ermenilerin kültürel olarak ne kadar yakın olduğunu gösteren çok güzel bir örnekti. O dörtlüğü yeniden okuyabilir misin?"Rahşan Hanım, "Memnuniyetle" diyerek dörtlüğü okuyor:"Bahçelerde mor meni,Verem ettin sen beni,Ya sen İslam ol Ahçık,Ya ben olam Ermeni"Ecevit, "gördüğünüz gibi" diyerek dörtlüğü yorumluyor: "Bir Türk ile bir Ermeni arasındaki aşk, sevgi, birinin Müslüman veya diğerinin Ermeni olmasını isteyecek kadar büyük. Bu iki halkın tarihi, sosyal, kültürel yakınlığını çok güzel gösteriyor. Kültürel yakınlıkları en iyi halk türkülerinde, ezgilerinde, manilerinde bulursunuz." Türk-Ermeni yakınlığı Bülent Ecevit, Ermeni iddialarıyla ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yapıyor:"Benim görüşüme göre el âlem işe karışmazsa bu sorunlar çok daha kolay ve çabuk çözülür. Bu iki halk birbirine çok yakındır. Ermenistan'ın diasporanın etkisinden kurtulması gerekir. Onları bir yana bırakmayı başarabilirlerse, Türkiye ile Ermenistan, sorunlarını iyi komşuluk anlayışı içinde hızla çözerler. Dışarıdan müdahale ve yönlendirme olmazsa bu halklar arasında sorun olmaz ve sorun gibi görülen konular çözüme kavuşturulur. Ben buna içtenlikle inanıyorum."Sohbetimizin sonunda, Ecevit, birlikte kestikleri yaş günü pastasını Rahşan Hanım'ın elinden yiyor, karşılıklı "Nice yıllara" dilekleriyle... fbila@milliyet.com.tr El âlem karışmazsa...