Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün, CHP lideri Deniz Baykal da dün NTV’de Murat Akgün’ün sorularını yanıtladılar.
Akgün’ün iki lidere de yönelttiği ortak sorulardan biri DTP ile görüşme konusundaydı.
Bu konuda bir şeyler olacak beklentisinin doğmasından sonra Başbakan ve ana muhalefet liderinin yapacakları açıklamalar önem kazanmıştı.
Erdoğan’ın yaklaşımı
Başbakan Erdoğan, DTP lideri Ahmet Türk’le görüşmeye hazırlandığını, ancak hazırlıklar sürerken gelen şehit haberleri üzerine görüşmediğini söyledi. Yeniden görüşme hazırlıkları yapılırken yine şehit haberleri geldiğini, ayrıca Türk’ün, “iki taraf” da silah bıraksın, anlamına gelecek mesajlar yaptığını vurguladı. Bu çağrıyı yadırgadığını, bir ülkenin güvenlik güçlerinin silah bırakmasının düşünülemeyeceğini kaydetti. Silah bırakma çağrısının terör örgütüne yapılması gerektiğini belirtti.
Her şeye rağmen Türk’le görüşmeyi gündeminden tümüyle çıkarmadığını ekledi. Ancak bunun için de bir şart koştu: DTP’nin PKK’yı terör örgütü olarak nitelemesi gerektiğini söyledi. PKK’ya terör örgütü diyemeyen DTP’yle konuşmanın zorluğu üzerinde durdu.
Başbakan’ın bu tavrı iki açıdan önem taşıyor:
1- Bir süreden beri kamuoyunda yaratılan doğrudan veya dolaylı görüşmelerle PKK’nın muhatap alınacağı ya da hesaba katılacağı beklentisinin gerçeği yansıtmadığı,
2- DTP’nin PKK ile arasına mesafe koymadan Başbakan’la görüşmesinin zor olduğu.
Baykal’ın yaklaşımı
CHP lideri Deniz Baykal da dünkü açıklamalarında, DTP’nin terör ve PKK karşısında net bir tavır almasını istedi.
Baykal, Akgün’ün, “DTP’yle görüşür müsünüz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Terörü zihnimizden çıkarıp atmalıyız. Ama DTP bu konuda ciddi bir açmazın içinde. Sorun da buradan kaynaklanıyor. Sivil bir harekete kendisini dönüştürmüş olsaydı bir rol oynama şansı elbette vardı. O zaman daha etkili olabilirdi. O konuda büyük krediler açıldı ama şu ana kadar beklentiyi karşılayamadı. Terör örgütüyle ilişki içinde olmasını herkesin doğal karşılamasını sağlamaya gayret etmektedir. Bu kabul edilemez. Bölge milletvekilleri görüşebilir ama siyasi görüşmenin çok temel koşulları vardır.”
Baykal da bu çerçeveyi daha önce de çizmişti.
Başbakan ve ana muhalefet liderinin DTP’ye bakışlarında ortak nokta, PKK’yla araya mesafe koyması...
DTP yapabilir mi?
DTP, Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Baykal’ın istedikleri konuma gelebilir mi? PKK’dan bağımsız bir çizgi izleyebilir mi?
Bu soruya “evet” yanıtı vermek zor hatta olanaksız gibi. DTP yöneticileri, her fırsatta PKK’yla aynı tabana ve benzer görüşlere sahip olduklarını özenle vurguluyorlar. PKK’nın istemediği bir tutum içinde olmaları mümkün gözükmüyor. DTP, politikalarını belirlerken İmralı ve Kandil’e bakıyor. Söylemleri de aynı doğrultuda oluyor.
DTP’nin, PKK’yı varlık nedeni olarak gördüğü açık.
DTP sözcüleri, daha önce yapılan “PKK’yı terör örgütü olarak ilan edin” çağrılarına da olumsuz yanıt vermişlerdi. Yine kuşku yok ki, DTP, PKK’nın eylemlerini terör, örgütü de terör örgütü olarak nitelemiyor.
Bu nedenle de yaratılan beklenti gerçeklerle örtüşmüyor.