Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Annan planına, İsviçre'de verilen son şeklinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül memnunlar. Bu memnuniyetlerini kamuoyuna açıkladılar. Başbakan Erdoğan, referandumda KKTC'nin evet oyu kullanmasından yana olduğunu da yansıttı.
İsviçre'den yansıyan sonuçtan Türk tarafının memnun, Rum tarafının ise rahatsız olduğu yönünde.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ü en fazla memnun eden nedir, sorumuza Türk heyetinden yetkililerin verdiği yanıt şu:
"En önemli sonuç, siyasi eşitlik ve ortaya yeni bir devletin çıkmasıdır. Bütün dünyanın tanıdığı ve bütün Kıbrıs'ın temsilcisi olarak gördüğü bugünkü Kıbrıs devleti - ki bizim Rum devleti dediğimiz devlettir - anlaşma kabul edilirse ortadan kalkacak ve Türklerin siyasi eşitliğine dayalı yeni bir devlet ortaya çıkacak. Başbakan Erdoğan'ı ve Dışişleri Bakanı Gül'ü en fazla memnun eden sonuç budur."
Aynı yetkililer şunu da ekliyorlar:
"Biz bugüne kadar hiçbir uluslararası ortamda bu kadar olumlu sonuç almadık. Hep uzlaşmaz taraf olarak oturduk ve uzlaşmaz taraf olarak kalktık. Daha doğrusu böyle gösterildik. İlk kez bizim girişimimizle bir süreç başladı ve sonuçta biz uzlaşmayan değil uzlaşan taraf olarak kalkmış olduk. Bu da bir ilktir. Diplomatik açıdan başarıdır."
Erdoğan ve Gül cephesinden yansıyan memnuniyet böyle izah ediliyor.

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş cephesine baktığımızda ise aynı havayı almıyoruz.
Cumhurbaşkanı Denktaş, dün yaptığımız görüşmede, "planın bu halinden tatmin olmadım" dedikten sonra itirazlarını şöyle sıraladı:
"1- Ortada üzerinde anlaşmaya varılmış bir metin yok. Türkiye ile Yunanistan uzlaşmış değil. Kıbrıs Rum tarafıyla Kıbrıs Türk tarafı uzlaşmış değil. Böyle bir durumda referanduma gidiyoruz. Bu dünyada görülmüş bir olay değildir.
2- Varılacak anlaşmanın AB birincil hukuku haline gelmesi kabul görmemiş durumda. Eğer bu olmazsa bizim aldığımız kazanımların anlamı kalmıyor. Birincil hukuk haline gelmeli. Bunun yolu AB parlamentolarından anlaşmanın geçmesidir. Buna kapı açmıyorlar. O zaman hiçbir konu güvence altına girmiyor. Yani derogasyonlar konusu çözülmemiş.
3- Mal mülk konusu aynen kalmış. 50 - 60 bin Türk yer değiştirecek ve 60 bin civarında Rum Kuzey'e gelecek.
4- Rumların çıkardığı yüzlerce yasa üniter devlet modelini esas alarak düzenlenmiştir. Bu yasaları liste halinde kabul etmemiz isteniyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.
5- En önemli itirazlarımızdan biri harita konusuydu. Harita ilk haliyle duruyor. Sınır girintili çıkıntılı durumdadır. Bu karmaşıklık ve güvensizlik yaratacaktır.
6- Anlaşma AB parlamentolarından geçip birincil hukuk haline gelmeden Türk askerinin büyük ölçüde Ada'dan çıkarılacak olması bir başka güvenlik sorunudur. En azından bu uygulama birincil hukuk güvencesi sağlanana kadar ertelenmeli, asker yeterli büyüklükte kalmalıdır."
Denktaş itirazlarını böyle sıralıyor.
Peki alınan sonucun hiç mi olumlu tarafı yok, diye sorduğumuzda ise şu karşılığı veriyor:
"İnkar etmemek lazım. Türk heyeti iyi bir müzakere örneği vermiştir. Kazanımlarımız en önemlisi senatonun 24 - 24 Türk ve Rum biçiminde kabul edilmesidir. Elle tutulan en önemli kazanç budur. Önemli olan elde edilen kazanımların güvence altına alınmasıdır, bunun da yolu birincil hukuk niteliği kazanmasıdır. İşte bu gözükmüyor. En önemli konuların başında bu gelir."

Denktaş, "bu durumda KKTC halkına ne diyeceksiniz, evet mi hayır mı" sorumuza ise şu yanıtı verdi:
"Şu haliyle evet diyemem. Arkadaşlarla (Talat ve Serdar Denktaş) detaylı görüşeceğiz. Ama ilk incelemelerimden vardığım sonuç bu haliyle evet, denilemeyeceğidir. Olumlu ve olumsuz yönlerini çıkarıp halkımıza söyleyeceğiz."
"O zaman evet veya hayır telkini yapmadan kararı halka mı bırakacaksınız" diye sorduğumuzda ise şu karşılığı verdi:
"Görüşümü elbette söylerim. Detaylı inceleme sonucunda hayır diyeceksem, bunu halkıma da söylerim. Hayır, deyin derim. Bunu saklamam."
Erdoğan ve Denktaş cephesinden yansıyanlar bunlar.
Başbakan Erdoğan "evet"ten yana, Denktaş'ın ise "hayır" eğilimi taşıdığı rahatlıkla söylenebilir.
Kıyasıya bir referandum kampanyası yaşanacağı açık.