Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin gündemini aylardır meşgul eden Ergenekon davası dün başladı. Sadece Türkiye’nin değil dış dünyanın gözü bu davanın üzerinde. Yaklaşık 2 bin 500 sayfalık iddianame, klasörler dolusu belgeler, bazı suikastlar dahil kapsadığı geniş yelpaze, terör örgütü iddiası davaya olan ilgili artırıyor.
Anlaşılıyor ki, Ergenekon davası iç ve dış hukuk çevreleriyle, siyaset dünyası tarafından çok yakından izlenecek. Davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzanacağını tahmin etmek de zor değil.
Bu kadar geniş ve iddialı bir dava, Türk yargısı açısından da bir sınav niteliği taşıyacaktır. Özellikle adil yargılama açısından davanın her aşamasının dikkatle irdeleneceği açık.

Fiziki koşullar

Aylardır beklenen davanın ilk gününde fiziki koşullar açısından önemli sorunlar yaşandı. Mahkeme salonu yetersiz kaldı. Kargaşa oluştu. Mahkeme heyeti davaya ara vermek zorunda kaldı. Dava fiziki yetersizlikler nedeniyle 4.5 saat gecikmeli başladı.
Mahkeme heyeti tutuklu sanıkları ayrı tutuksuz sanıkları ayrı yargılamak, avukat, gazeteci ve izleyici sayısını sınırlamak zorunda kaldı. Bu kararıyla, mahkemenin fiziki koşullarını adil yargılamaya uygun hale getirmeye çalıştı.
İlk gün ortaya çıkan sorunlar, Adalet Bakanlığı’nın iyi bir hazırlık yapamadığını ortaya koydu. Sanık sayısı, sanık avukatları ve yakınları, gazetecilerin sayısı doğru hesaplanamadığı için büyük davaya salon küçük geldi. 200 kişiye göre hazırlanmış salon 400 kişiye dar geldi. Mahkeme heyeti ek önlemler alarak davaya başlayabildi.
Oysa aylar öncesinden bilinen davanın boyutlarına uygun bir hazırlık yapılabilirdi. Bu konuda idarenin kusurlu olduğunu söylemek gerekiyor.

Davanın önemi

Ergenekon davası, boyutları ve iddiaların içeriği bakımından Türk yargı tarihinde özel bir yere sahip olacak. Bugüne kadar görülen 7. büyük dava olduğu yolunda tespitler var.
Sadece sayısal büyüklüğü değil taşıdığı iddiaların içeriği bakımından da dava büyük öneme sahip. Danıştay saldırısından Cumhuriyet gazetesine el bombası atılmasına, devlet içinde gizli örgütlenme, terör örgütü oluşturma iddiasından bazı faili meçhullere kadar uzanan bir iddialar zinciri söz konusu.
Mahkemenin bütün bunları açıklığa kavuşturması gerekiyor.

Siyasi cepheleşme

Davanın yarattığı bir olgu da siyasi cepheleşme. Mahkeme salonu dışındaki görüntüler, bu davaya yüklenen siyasi anlam açısından önem taşıyor.
İşçi Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Biz Kaç Kişiyiz hareketi gibi kuruluşlara mensup bazı vatandaşlar salon dışında hükümet aleyhine gösteriler yaptılar.
Buna karşılık, DTP, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Özgür-Der, Sosyalist Demokrasi Partisi, Emekçi Hareket Partisi gibi kuruluşlara mensup olanlar da davaya müdahil olmak istediler ve diğer grup aleyhine mahkeme önünde toplandılar.
Bu ortam, davanın bir “Türk-Kürt” karşıtlığı bağlamında siyasi cepheleşmeye yol açması riski açısından önem taşıyor.
Siyasi cepheleşme ve tartışmalar ne olursa olsun, mahkemenin hukuku esas alarak gerçekleri ortaya çıkarması önemli.
Yargıçların yükü ağır, işleri hiç kolay değil.
Ancak yargıya güvenmek gerekir.
Yargılama sonunda gerçekler mutlaka ortaya çıkacaktır.