Bu sonucun kısa vadede, Hollanda'da çarşamba günü yapılacak olan referandumu, İngiltere'nin referanduma gidip gitmeme kararını etkileyeceği söylenebilir. Hollanda'da son dönemde gerileme eğilimi gösteren "hayır" oylarının, Fransa'nın bu kararıyla yeniden yükselişe geçmesi yüksek olasılıktır.Keza, AB Anayasası'na Fransa'dan daha soğuk duran İngiltere'nin de referanduma gidip gitmeme kararının, gitmesi halinde de olumsuz oyların, bu karardan etkileneceği söylenebilir.Fransızların "hayır" kararının orta ve uzun vadede AB, Fransa ve Türkiye açısından doğuracağı muhtemel sonuçlar şöyle özetlenebilir: Fransa'nın, Avrupa Birliği (AB) Anayasası'na yüzde 55'le "hayır" demesinin önemli sonuçları olacaktır. Kuşkusuz, Fransa gibi AB'nin lider ülkelerinden birinin AB Anayasası'na hayır demiş olmasının, özellikle Birliğin genişlemesi açısından bir tereddüt yansıttığı düşünülmelidir. Bu kararın genişleme sürecinde bir fren etkisi yaratacağı bellidir.Nitekim şimdiden, AB'nin bir diğer lider ülkesi Almanya'da muhafazakâr kesimden genişlemenin gözden geçirilmesi, Bulgaristan, Romanya ve Türkiye'nin durumunun yeniden ele alınmasının gerekli olduğu yönünde sesler yükselmeye başlamıştır.Bu durum AB'nin gelecekte ne yönde gideceği konusunda ciddi soru işaretleri yaratmaktadır. Fransa'nın hayır kararından hareketle genişleme sürecinin askıya alınması taleplerinin gündeme gelmesi de söz konusu olabilir.AB'nin ekonomik birlikten siyasi birliğe evrilme sürecinde önemli bir aşama sayılan anayasanın Fransa tarafından geri çevrilmiş olması, bu hedef açısından önemli bir "zedelenme" sayılabilir. AB'nin geleceği Referandum sonucunun Fransa'nın iç politikasında değişikliklere yol açacağı açıktır. Cumhurbaşkanı Chirac açısından "güvenoyu" olarak da yorumlanan referandumun "hayır"la sonuçlanmış olmasının sonucu olacaktır. Bütün ağırlığını koymuş olmasına karşın "evet" sonucu alamayan Chirac, Cumhurbaşkanlığı'ndan istifa etmese de önemli ölçüde hırpalanmış, zayıflamış durumdadır. Chirac yerinde kalsa bile, hükümetin değişeceğine dönük sinyaller gelmeye başlamıştır. Fransa'nın durumu Bu sonuç, AB Anayasası kadar Fransa'da yönetime karşı da "hayır" anlamı taşımaktadır. Nitekim, sandık başlarında yapılan sondajlarda "hayır" oyu verenlerin gerekçeleri sırasıyla şöyle saptanmıştır: "İşsizlik yüzde 46", "yönetici sınıfa tepki yüzde 40", "anayasanın yeniden müzakere edilmesi yüzde 35", "anayasanın ulusal çıkarlara uygun olmadığı yüzde 19"Bu yüzdeler Fransız halkının "hayır" kararında birçok iç etkenin bulunduğunu ortaya koyuyor, başta işsizlik olmak üzere...Sonucun dayandığı etkenler, Fransızların, AB'nin liberal politikalarına karşı bir duruş sergilediklerini, sosyal güvenlik, sosyal yardımlar gibi alanlarda kısıtlamalara gidilmesi olasılığına karşı önlem aldıklarını, özellikle kırsal kesimde sosyoekonomik bir tepki bulunduğunu düşündürmüştür.Sosyalistlerden aşırı sağcılara kadar geniş bir yelpazeye yayılmış olan "hayır" oyları, Fransa'da hem cumhurbaşkanlığı seçiminin, hem de genel seçimlerin erkene alınması talebini de gündeme taşımış durumdadır. Yönetime de 'hayır' Fransa'da referanduma gidilirken, "hayır"cıların kullandığı argümanlardan biri de Türkiye oldu. "Hayır" cephesi, anayasaya "evet" demenin Türkiye'nin üyeliğine de "evet" demek anlamı taşıyacağını savundular ve Türkiye karşıtlığını bir propaganda malzemesi olarak kullandılar. AB Anayasası'nı oylamakla Türkiye arasında doğrudan bir ilişki olmamasına karşın, Türkiye, propaganda sürecinde hayırların artması için bir faktör olarak kullanıldı.Fransa referandumunun sonucu Türkiye açısından "hukuki" ve "siyasi" olarak iki alanda değerlendirilebilir. Türkiye açısından... Hukuki açıdan bakıldığında, referandum sonucunun 3 Ekim müzakere tarihini etkilememesi gerekir. 17 Aralık kararları oybirliğiyle verilmiştir. Türkiye, iki koşulu yerine getirdiğinde 3 Ekim'de masaya oturacaktır. Bunlardan biri Türk Ceza Yasası'nın yürürlüğe girmesi, diğeri Gümrük Birliği'nin Güney Kıbrıs'ı da kapsayacak şekilde ek protokolle yaygınlaştırılmasıdır. Türkiye, bu koşulları yerine getirdiğinde 3 Ekim'de müzakereye başlayacaktır. Nitekim Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül ve hükümetin diğer üyelerinin yorumu da böyle olmuştur.Siyasi açıdan bakıldığında ise, Avrupa'da Türkiye aleyhine olan eğilimin güçlendiği söylenebilir. Fransa referandumunda Türkiye aleyhtarlığının kullanılmış olması, Chirac'ın referandumdan evet sonucu alabilmek için Türkiye'nin üyeliği için Fransa Anayasası'nı değiştirerek referandumu zorunlu hale getirmiş olması, Almanya'da Hıristiyan Demokratlar'ın iktidara gelmesinin güçlü bir olasılığa dönüşmesi, Ankara'nın işini daha da zorlaştıracaktır. fbila@milliyet.com.tr 3 Ekim'i etkilemez