Kredi kartlarının TBMM gündemine yansıyacak, genel nitelikte bir sosyal soruna dönüşmesi ilk örnek değil.1980'lerde banker faciası, daha sonra kumarhane dramları, dövizle borçlanıp kriz altında kalan emlakzedeler, tüketici kredisi batakları, yurtdışındaki vatandaşların faizsiz iştirakle dolandırılmaları ve benzerleri...Türk toplumunun kısa yoldan para kazanma kolaycılığının yanı sıra ekonomik düzenin zorladığı "geçim cambazlığı"nın da bu süreçte temel etkenlerden biri olduğunu unutmamak gerekir. Kredi kartı borcu yüzünden TBMM'de görevli bir polis memurunun intihar etmesi herkesi üzdü. Daha önce de benzeri olaylar yaşanmıştı. Enflasyonun düştüğü dönemde dahi geçim koşulları iyileşmeyen geniş kitleler, ekonomik-mali araçları bir "cambaz" maharetiyle kullanarak, aybaşını bulmaya çalışıyorlar.Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirerek, yaşam mücadelesi veriyorlar.Örnekleyelim...İşçi veya memur gibi düşük ve sabit ücretli vatandaş, kredi kartıyla gelecek gelirini yiyor. Borcunu ödeyebilmek için diğer kredi kartıyla para çekiyor, ilk kredi kartının asgari ödemesini yapıyor, öbürünün borcu gelince, ilkinden geçip ikincisi ödüyor varsa üçüncüsünü kullanıyor.Kişisel kart, kapasite tıkandığında bu kez eşinin, çocuğunun, kardeşinin, akrabasının kartını kullanmaya başlıyor. Gerçek geliri artmadığı için de bu ağ bir yerde tıkanıyor ve "kredi kartı boğmaya" başlıyor.Keza, kredi kartıyla çektiği parayla değeri yükseldiği için altın alıyor.Birkaç gün sonra altını bozduruyor, nakitle kredi borcunu ödüyor, arada birkaç yüz lira fark varsa onunla geçimine katkı sağlıyor. Bu işlemi altın yükseldikçe sürdürebiliyor.Aslında bu işlemlerin bir önceki hükümet döneminde kriz öncesinde memurun maaşıyla gidip bir iki yüz dolar alması, onu bozdurması pozitif farkı katkı saymamasından fazla farkı yok.Sorunun esasının "geçim derdi" olduğu unutulmamalı.Kredi kartını istismar eden, kredi kartı dolandırıcılığı yapan yok mu?Elbette var. Ama oranladığınızda bunun büyük yer tutmadığı görülecektir. Geniş kitle kredi kartını geçim aracı olarak kullanmaktadır. Ali'nin külahı Veli'ye Bankalar çok kolay kredi kartı veriyorlar. Hatta verdikleri kartı hiç kullanmasanız bile size kart maliyeti borcu çıkarıyorlar. Batı ülkelerinde bu kolaylık yok. Ayrıca, kolay kredi kartı veren bankalar yüksek faiz alıyorlar. Bankacılık risk işidir. Bankacılar, kredi kartını bol keseden dağıtırken risk hesabı yapıyorlar mutlaka. Batık oranını kabul edilebilir düzeyde tuttururlarsa, banka açısından sorun yoktur. Bunu sineye çeker, elde ettiği kazanç buna değerdir. "Şüpheli alacak" mahiyetinde batak alacağı için hukuki takibe geçer, ne alırsa o da kârdır. İşin sosyal boyutu bankacının işi değildir.O halde sosyal ve siyasal sorumluluğu yine siyasi iktidarın taşıması gerekir. Vatandaşı iflasa, intihara sürükleyecek geçim koşullarını düzeltmek onun birinci görevi olduğu gibi, bu olaylara sürükleyecek borçlanma koşullarını en aza indirmek de onun sorumluluğundadır."Herkes ayağını yorganına göre uzatsın" diyerek, sadece vatandaşı suçlamak çözüm değildir. fbila@milliyet.com.tr Bankanın sorunu değil