Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fikret Bila


ANKARA aylardır içinde debelendiği siyasal tıkanıklığı demokratik bir görüntü içinde aşmayı başardı. Türkiye'de tansiyonu düşüren hükümet değişikliği sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önemli payı olduğu açık. Genelkurmay'ın, MGK zemininde rejim karşıtı gelişmeleri gündeme getirmesi, demokratik laik rejim açısından tehlike oluşturan gelişmelere dikkat çekmesi, bu amaçla sivil toplum örgütleri ve Anayasal kuruluşları harekete geçirmeye çalışması ve bu tür çabaları Anayasa ve yasalar çerçevesinde gerçekleştirmeye özen göstermesi, hükümetin demokratik yoldan değişiminde önemli etkenlerden biri oldu.
Bu süreç, doğal olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyaset sınırına getirdi. Genelkurmay'ın siyasal gelişmelerin siyasal kurumların öncülüğü ve işleviyle yönlenmesine gösterdiği büyük özene rağmen, "siyasete müdahale" etmekle suçlanması kaçınılmazdı. Nitekim, iktidardan düşen Refahyol ortakları bu suçlamayı her fırsatta dile getirmekte gecikmediler. Siyasal tıkanıklık, Çiller'in partisinin misyonuna ters düşerek RP'nin yanında kalmakta ısrar etmesi sonucu DYP'nin çatlamasıyla demokratik biçimde aşılmış olmasına rağmen, sonraki gelişmeler, bu gerçeğin gözardı edilmesine yol açacak bir görüntü sergiliyor.
Hükümet değişikliğinden sonra askeri yargının harekete geçmesiyle Ankara'da oluşan hava, demokratik görüntüyü zedeleyecek boyutlara tırmanmaktadır. DYP Lideri Çiller hakkındaki iddiaların, iktidarı döneminde kapatıldığı biliniyor. Beklenen, hükümet değişikliğinden sonra, siyasal denetim mekanizması ile sivil yargı mekanizmasının çalıştırılmasıydı. Aksine, askeri yargı mekanizmasına dayalı haberler, "siyasal ve hukuki hesaplaşma"nın Genelkurmay ile Çiller arasında yapılacağı izlenimi vermektedir ki, bu hem hukuki, hem de siyasal açılardan sakıncalıdır. Bu hesaplaşmanın askerle - Çiller arasında değil, parlamento ve yargı ile Çiller arasında yapılması gerekir.
Çiller hakkında siyasal denetimden sonra sivil yargıya intikal etmesi gereken çok önemli iddialar varken, 30 yıl öncesine dayalı "CIA mensubuydu"iddiası nedeniyle askeri yargıda, "sanık" sandalyesine oturtulma çabaları, hem hukuki, hem de siyasi açıdan yerinde bir görüntü vermiyor. Askeri yargıda görülecek olan Orakoğlu davası ve bu davayla ilgili Akşener ve Çiller hakkındaki iddialar elbette usulü çerçevesinde araştırılacaktır. Ama bu davayla, "CIA mensubuydu" iddiasının birbirine karıştırılması kamuoyu vicdanında haklı bir yer bulmakta zorlanır. Bu yaklaşım, siyaset ve hukuk mekanizmasının doğal mecrasına bırakılması halinde, belki siyasi yaşamı sona erecek olan Çiller'i, "demokrasi kahramanı" konumuna yükseltecek sonuçlar doğurabilir.
Çiller hakkındaki "CIA mensubuydu" iddiası da elbette araştırılır. Bu araştırmayı yapacak olan siyasal denetim ve yargı mekanizmalarıdır.
Tansu Hanım üniversitede profesörlüğe kadar yükselirken, milletvekili, bakan, başbakan, dışişleri bakanı, başbakan yardımcısı yapılırken, MGK toplantılarında, Genelkurmay brifinglerinde, askeri ve siyasi kararlar alınırken, 30 yıllık süre içinde "CIA mensubu" olduğunu anlamayan Devlet, bu durumu izahta güçlük çeker.
Nitekim Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, bu yöndeki sorumuzu yanıtlarken, Çiller hakkında "CIA mensubuydu" iddiasında hükümetin hiçbir rolü olmadığını vurguluyor. Hukuki ve siyasi açıdan Genelkurmay odaklı görüntüyle ilgili sorumuzu yanıtlarken de, "Bu görüntüyle ilgileneceğim. Arkadaşlarla hemen bir değerlendirme yapacağız. Hukuki açıdan işlemlerde bir hata olup olmadığını bilemiyorum. Sanıyorum bir hazırlık soruşturması safhası söz konusu" diyor.
Bülent Bey, dün akşam saatlerinde şu bilgiyi veriyor:
"Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi görevsizlik kararı verip, dosyayı askeri yargıya intikal ettirmiş. Diğer soruşturmalarla CIA iddasına ilişkin dosya üst üste geldiği için askeri bir görüntü yansımış."
Bu görüntüden, askerler de rahatsız...
Üst düzey komutanlar da Ecevit'i teyit ediyorlar. Orakoğlu davasıyla, CIA ile ilgili iddianın askeri yargıya kısa aralıklarla intikalinin bir tesadüf olduğunu vurgulayarak, "hukuki işlemler tümüyle Anayasa ve yasalar çerçevesinde yürütülüyor. Bu tür yorumlar, dosyaların üst üste gelmesinden kaynaklanıyor" diyorlar.
Ankara'nın, askerin yakasını bırakması, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasi polemik malzemesi olmaktan süratle çıkarması ve demokratik denetim ve sivil yargı mekanizmasını aynı süratle devreye sokması gerekiyor.

Yazara EmailF.Bila@milliyet.com.tr