Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, TBMM’nin açılışında yaptığı konuşma birçok mesaj içeriyordu. Cumhurbaşkanı’nın isim ve adres vererek konuşmak yerine şifreli mesaj verme yöntemini tercih etmesi, herkesin konuşmayı işine gelen tarafından almasına neden oldu. Gül, bu yöntemi Çankaya’nın tarafsız durduğunu göstermek için seçmiş olabilir. Buna karşılık, konuşmanın satır araları iyi okunduğunda Cumhurbaşkanı’nın hangi konuda hangi tarafta olduğu anlaşılıyordu.

Açılımdan yana
Gül, “Hükümetin başlattığı Kürt açılımı sürecini destekliyorum” demedi ama güçlü şekilde destek verdi. Hatta hükümete “elini çabuk tutması” gerektiğini de söyledi.
Cumhurbaşkanı, “Eğer bu sorunu hızla biz çözmezsek başkası çözer” mesajı vererek, bir an önce somut adımların atılmasını istedi.

Sorunun kaynağı
Cumhurbaşkanı Gül, bugün Kürt sorunu diye tarif edilen sorunun “demokrasi eksikliğinden kaynaklandığı” teşhisinde hükümetle buluştu. Başbakan Erdoğan’ın, “Kürt sorunu vardır ve daha fazla demokrasiyle çözülecektir” söylemine yakın bir konuşma yaptı.

Vatandaşlık bağı ortak payda
Gül, “vatandaşlık bağı”nı çözüm için ortak payda olarak gördüğü mesajını çok sık verdi. Demokratikleşme adımlarıyla vatandaşlık bağının güçleneceğini, bunun da millete aidiyet duygusunu güçlendireceğini söyledi. Bu söylem de Başbakan Erdoğan’ın, “Ortak kimliğimiz vatandaşlık bağıdır” teziyle örtüşüyordu.

Millet konusundaki özen
Cumhurbaşkanı Gül, TBMM konuşmasında “Türk milleti” kavramını üst kimlik olarak öne çıkarmadı. Türk milleti kavramını konuşması boyunca bir kez kullandı. Türk milleti yerine “milletimiz” demeyi yeğledi.
Buna karşılık “Kürt” ve “Kürt sorunu” ifadelerini de kullanmadı. Bu ifadeler yerine “farklılık” kavramını kullandı. Farklılıkları zenginlik olarak görmek gerektiği üzerinde durdu. Bu yaklaşımı itibarıyla MHP’nin “Türk milleti” üst kimliği vurgusu ile CHP’nin “Kürtler bir üst kimlik olan Türk milletinin bir unsurudur” yaklaşımına uzak durdu.

Muhalefete yakın nokta
Cumhurbaşkanı Gül’ün CHP ve MHP’ye yakın durduğu nokta ise, adını vermeden Irak’ı örnek göstermesiydi. Gül, zaman zaman CHP lideri Deniz Baykal’ın da yaptığı gibi etnik ve dini ayrışmaların varacağı noktaları göstermek için kullandığı Irak örneğini dolaylı biçimde şöyle dile getirdi:
“Etnisite ya da din adına kamplaşarak birlik fikrinden uzaklaşan toplumlar da büyük acılarla yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Bunu görmek için fazla uzaklara bakmaya gerek yoktur. Sınırlarımızın hemen ötesinde yaşananlar herkes için ibret vesilesi olmalıdır.”
Gül, etnik ve dini alanlarda kılcal damarlarına kadar ayrışmakta olan Irak’ı kötü örnek olarak kamuoyuna sundu.
Irak’tan gelen haberler, Gül’ün ve sık biçimde Baykal’ın vurguladığı riski göstermek açısından önemli. Bu ayrışma Irak’ta meslek tabelalarına kadar yansımış durumda. Serbest meslek sahiplerinin tabelalarına “Doktor-Arap-Sünni”, “Avukat-Arap-Şii”, “Avukat-Kürt-Sünni” gibi ayrıntılar yazdırdıkları haberleri geliyor. Ayrışma buraya kadar inmiş durumda.

Gül’ün rolü
Cumhurbaşkanı Gül, “tarihi fırsat” ifadesiyle bu konuyu gündeme taşımıştı. Ancak çok açık konuşmadı. Sorunun bir an önce çözülmesini istedi ve siyaset kurumuna bu yönde mesajlar verdi.
Ancak, partilerin bir araya gelmesi, uzlaşma arayışları konusunda öncülük etmedi.
Bu işlevin Başbakan’a düştüğü düşüncesiyle, geride durdu. TBMM konuşmasında da aynı hava hâkimdi.