Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çok önemli bakanlıklar üstlenmiş, AKP’yi etkileyecek ağırlıkta ve konumda bulunan, milletvekilliği de devam eden kıdemli politikacı çok düşünceliydi. Kaygılı bir ifadeyle, “Bakın” diye söze girdi: “Balkanlar’ı kaybettiğimiz günleri bir hatırlayalım...”
“Siyasette ne yaşanıyordu o zaman?” diye sorarak devam etti:
“İttihak ve Terakkiciler, Hürriyetçilere, ‘vatansız-milletsiz’ diyorlardı. Hürriyetçiler de İttihat ve Terakkicilere, ‘dinsiz-imansız’ diyorlardı. Bu bitmez tükenmez kavga devam ederken iki taraf da bir gün baktılar ki, Balkanlar, ne İttihatçıların ne Hürriyetçilerin. Çoktan gitmiş.”
“Ne alaka?” anlamında bu örneği niye verdiğini sorduğumda ise konuyu günümüze şöyle getirdi:
“Bugünlerle alakası var. Şimdi bizde de benzer kavga yaşanmıyor mu? Bir taraf diğerine ‘vatansız-milletsiz’, diğeri de ona ‘dinsiz-imansız’ demeye getirmiyor mu? Türk siyaseti bu kavgayı sürdürürken, bir gün iki taraf da Güneydoğu’ya giremediğini görürse ne olur?”
AKP’nin kapatılma davasıyla ilişkiyi de kurdu:
“Eğer AK Parti’nin kapatılması bir siyasi projenin parçasıysa ki öyle görünüyor, bu projenin sahipleri bu söylediklerimi düşünmeli.”
Ve sadede gelmiş olduk...

Haberin Devamı

AKP kapatılırsa...
Sordum:
- Daha açık konuşabilir misiniz?
- “Şunu demek istiyorum” dedi: “AK Parti’nin kapatılması davası bir siyasi projenin parçası gibi duruyor. Eğer AK Parti kapatılırsa bunun iki önemli sonucu olur:
1 - Ekonomi reel krize girer,
2 - Güneydoğu’yla siyasi bağ ‘DTP hariç’ tümüyle kesilir. Çünkü, DTP ve AK Parti dışında bölgeyle bağı olan başka siyasi parti yok. AK Parti kapatılırsa hem genel hem yerel seçimlerde bölge tümüyle DTP’li olur. Kapatmaya en çok DTP sevinir. Güneydoğu’da halk başka sulara yelken açmak için yönlendirilir.”
- Şantaj mı peki? dedim:
Bu biraz AKP’yi kurtarmak için siyasi şantaj gibi durmuyor mu? AKP’yi kapatırsanız kriz olur ve Güneydoğu’yu kaybedersiniz, yaklaşımı; ‘bunu istemiyorsanız AKP’yi kapatmazsınız’ anlamına gelmiyor mu?
- “Hayır” dedi:
“Beni tanırsınız. Ülke menfaatleri söz konusu olduğunda siyasi kariyerimin veya partimin önemi yoktur. Benimki, bir ölümü gösterip sıtmaya razı etmek yaklaşımı değil. Samimiyetle, gördüğüm tehlikeyi ifade etmek.”

Haberin Devamı

AKP’nin kusuru yok mu?
Sormaya devam ettim:
- Peki, kapatma davasına gelinmesinde AKP’nin hiç kusuru yok mu? Yanlışları yok mu?
- “Elbette var” diye yanıtladı:
“Yok, demek gerçekçi olmaz. AKP’nin ne hataları, yanlışları oldu tabii. Ama önemli olan Türkiye’nin çıkarları olduğuna göre o hatalar ve yanlışlar da düzeltilebilir.”

Güven artırıcı paket
- Biraz geç kalınmadı mı? Aklınızda nasıl bir formül var?
- “Şöyle” dedi:
“Sorunlar karşılıklı konuşulabilir. Ne bileyim, Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) bile ele alınabilir. Nedir şikâyet edilen? Laiklik konusunda halkın bir kesiminde ortaya çıkan endişe? Evet, bu doğru. Böyle bir endişe var. Bunu yok sayamazsınız.
O halde bu endişeyi gidermek gerekir. Bir tarafta başörtüsü nedeniyle üniversiteye gidiş engelleniyorsa, bu çözülmeli ama bıçağın iki yüzü gibi, öbür tarafta da endişe varsa o da giderilmeli. Eğer bir bakanlığın uygulamalarından kaynaklanan endişe ve şikâyet varsa o da çözülmeli. Güven artırıcı adımlar atılmalı.”

Haberin Devamı

‘Bakanlar değiştirilebilir’
- Biraz daha somut konuşabilir misiniz? Hangi adımlar atılmalı?
- “Mesela” diyerek devam etti:
“1 - O bakan veya bakanlar değiştirilebilir.
2 - Başörtüsü/türbandan mı kaygı duyuluyor? Başörtüsünün liselerde, ilköğretim kurumlarında ve kamuda kullanılmasını önleyecek yasal düzenlemeler yapılabilir. İdare hukukunda ve ceza hukukunda yeni hükümler konulur ve güven artırılır.”

Neyi değiştirir?
- Peki bu adımlar neyi değiştirir? Kapatma davasından kurtulmak için atılmış adımlar olarak görülmez mi?
- “Hayır” diye yanıt verdi:
“Öyle düşünenler de olabilir ama, önemli olan, bu adımların Türkiye’yi rahatlatacak olmasıdır. Dava kendi mecrasında elbette devam eder. Ama halkımız görür ki, endişe edildiği gibi bir durum yok. En azından endişelerin giderilmesi için bir çaba var, bir niyet var.”

‘Gerginlik tercih  olmamalı’
Sohbetimizin sonunda şu izlenimi edindim:
AKP üzerinde etkili olabilecek ağırlık ve konuma sahip “âkil adamlar”, anayasa değişikliği, referandum gibi yollarla gerginliği artıracak yöntemleri tercih etmiyorlar.
Bu yola başvurulması yerine, “güven artırıcı önlemler” alınmasını öneriyorlar. AKP’nin bu yola girmesinin halkı ve anayasal kurumları rahatlatacağını düşünüyorlar.
Başbakan Erdoğan’ın, Şam yolunda, parti kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişikliği için, “Bu adımı atmak doğru mu, değil mi, karar vermiş değiliz” demesi de ilgi çekici değil mi?