Kerkük ve Musul'da yaşananlar başta olmak üzere bu ve benzeri sorunları izah etmek için, "tezkere geçmedi onun için böyle oldu" demek yeterli değildir. Sığ bir yaklaşım olur.Savaş öncesinde ABD'nin Ankara'ya yaptığı baskıyla başlayan görüşme sürecinin en önemli özelliklerinden biri, ortaya çıkan "güven sorunu"ydu.ABD'nin bu süreçte Ankara'ya karşı gösterdiği direnç unutulurken, akıllarda sadece ikinci tezkerenin küçük bir farkla geri çevrilmesi kalmış görünüyor.Oysa unutulmaması gerekir ki, görüşmeler boyunca, ABD, Türkiye'nin Kuzey Irak'la ilgili kaygı ve buna bağlı taleplerini kabullenmek istemedi, direndi. Bir mutabakata varılması çok zor oldu ki, varılan sonuçlar da Türkiye açısından tam tatmin edici değildi. Bu, kuşkusuz bir güven sorunu yarattı.ABD'nin yürüttüğü sıkı pazarlıkta Ankara'nın isteklerinden çok Kuzey Irak'taki gruplardan yana tavır aldığını da unutmamak gerekir.Buna karşın Türkiye, gördüğü baskı ve ileriye dönük kaygılar nedeniyle ABD'ye Irak Savaşı'nda önemli katkılar sağladı. Türkiye'nin savaşın en zorlu döneminde hava sahasını açması, ABD ve İngiliz uçaklarının bu hava koridorlarını kullanması, Meclis'ten geçen tezkereyi olabildiğince esnek yorumlaması ABD açısından küçümsenecek bir katkı değildir.Genelkurmay Başkanı'nın, "bu bizim savaşımız değil" dediği bir savaşta Türkiye'nin bu kararları hem de halkın karşı olduğu bilinerek alması ve uygulaması kolay değildir.Nitekim, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın son ziyaretinde teyit edilen bazı mutabakatlar üzerine, Ankara'nın bu kararları aldığı da bilinmektedir.Durum böyleyken, ABD'nin Kuzey Irak'taki gelişmelere zamanında ve yeterince müdahale etmemesi, Halilzad'ın Powell'ın ziyaretinden sonra kararlaştırılan görüşmeleri ağırdan alması ve sonuca varılmamış olması da unutulmamalıdır.Ankara'da 19 Mart tarihinde açıklanan mutabakatın altında Türkiye ve ABD ile birlikte KDP ve KYP'nin de imzası bulunmaktadır. Ancak buna karşın, Kerkük ve Musul'daki olaylar yaşanmıştır. ABD'nin bu gelişmelere göz yumduğunu ve olaylarla Türkiye'yi sınadığını söylemek, yanlış olmaz.Savaşa ve sonuçlarına sadece ABD gözlüğü ile bakmak, Türkiye'ye "iliştirilmiş ülke", Türk askerine de "iliştirilmiş asker" konumunu layık ve yeterli görmek, tarihi bir yanılgı olur.Türkiye'nin Kuzey Irak'la ilgili kaygıları konusunda ABD savaş öncesinde güven vermiyordu, savaş sonrasında da vermiş değil. Türkiye, "ilişik" dışında davranabilecek güçte bir ülke olduğuna güvenmeli ve önce Ankara buna inanmalı...Güven sorununun devam ettiği unutulmamalı... fbila@milliyet.com.tr Irak Savaşı'nın bazı sonuçlarının Türkiye açısından önemli sorunlar yaratacağı bekleniyordu. Nitekim, bu sorunlar yavaş yavaş uç göstermeye başladı. Bunlar Ankara açısından sürpriz değil.