Çiçek, bu kesimlerce, CHP'nin tahakkümüne girmekle suçlanıyor.O kadar ki, hükümete en yakın gazetelerde, ileride, bu hüküm nedeniyle, evlerinde Kuran öğrenen çocukların ve onlara Kuran öğretenlerin jandarma ve polis tarafından toplanması halinde, hükümetin ve özellikle "işin sahibi" olarak Adalet Bakanı Çiçek'in "ne zor durumlarda kalacağı" uyarıları yapılıyor...Çiçek'i hedef alan oklar, Bakan'ı şimdiden "töhmet" altında bırakarak baskılama çabalarıyla da sınırlı değil...Adalet Bakanı, "devletçi yönleri bulunduğu için" özgürlükleri es geçmekle ve giderek 2007'de cumhurbaşkanı seçilme hesapları yapmakla; bu yüzden de "kimi çevrelerle iyi geçinmeye" çalışmakla suçlanıyor. Yeni Türk Ceza Yasası'nda, yasadışı eğitim veren ve bilerek alanlar için 3 yıla kadar hapis cezası öngören düzenleme nedeniyle, sadece Saadet Partisi tarafından değil, AKP içinden ve yakın çevresinden bazı kesimler de Adalet Bakanı Cemil Çiçek'i hedef olarak seçmiş görünüyorlar. Cemil Çiçek, milli duyarlılık gösteren, milli konu ve sorunlarda devletçi refleksler gösteren bir bakan. Bunu saklamıyor da...Bu yönünün hükümete yakın yayın organlarınca "eksi" olarak işaretlenmesi dikkat çekiyor.Ancak, Adalet Bakanı'nın buna aldırdığı söylenemez. Bakanlıktaki uygulamaları da bunu gösteriyor...Örneğin, Cemil Çiçek, bütün milli bayramlarda personelini tek tek imzaladığı kartlarla kutluyor: 23 Nisan'da, 19 Mayıs'ta, 30 Ağustos'ta, 29 Ekim'de...Sadece kutlamakla kalmıyor, birim yöneticilerine de, personellerini kutlamalarını salık veriyor.Çiçek, kabinenin en çalışkan bakanlarından biri. Bir diğer özelliği de bakanlığını ilgilendiren köklü çalışmalarda CHP başta olmak üzere muhalefetle ve sivil toplum kesimleriyle düzenli ve sürekli bir ilişki geliştirmiş olması ve uzlaşma aranan her konuda bu temasları kuran ve uzlaşmayı sağlayan kişi olarak ön planda görülmesi.Bu özelliklerinin AKP içinde ve yandaş çevrede rahatsızlık yarattığı gözleniyor.Yasadışı eğitime ceza öngörülmesini (eski yasada da vardı) "Evde Kuran öğrenen veya öğreten masum insanları cezaevine gönderme" girişimi olarak yorumlayıp AKP tabanında Çiçek'i yıpratmaya yönelen çevreler, onu "din eksenli siyasi beklentilere" uygun davranmamakla suçluyorlar. Bu suçlamalar içinde cumhurbaşkanlığına yatırım yapmak, bu nedenle askere şirin görünmeye çalışmak da var... Çiçek'in duyarlılığı... Çiçek'in ağır hücumlara uğramasına neden olan Türk Ceza Yasası'nın 263. maddesi yasadışı eğitimi cezalandırıyor. Bu maddeyi, "masum Kuran öğretme ve öğrenme girişiminde bulunanları hapse atmak" isteği olarak yorumlayanlara karşı, Adalet Bakanlığı ve hükümet çevreleri, bu kesimlerin "hedef saptırma ve zorlama" içinde olduklarını düşünüyor.Bu düzenlemenin, din dahil özel amaçlarla yasadışı eğitim verenlere dönük olduğunu vurgulayarak, Kuran kurslarıyla ilgili olarak yasal olanak tanıyan düzenlemeyi anımsatıyorlar.Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev ve teşkilatıyla ilgili yasanın ek-3. maddesinde bu konunun şöyle düzenlendiği anımsatılıyor:"İlk ve orta eğitim kurumlarında okutulan zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri dışında, Kuran-ı Kerim ve mealini öğrenmek, hafızlık yapmak ve dini bigiler almak isteyenlerden ilköğretimi bitirenler için Diyanet İşleri Başkanlığı'nca Kuran kursları açılır. Bu kurslardaki din eğitim ve öğretimi kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır. Ayrıca ilköğretimin 5. sınıfını bitirenler için tatillerde ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetim ve gözetiminde yaz Kuran kursları açılır."Çiçek'in, baskı altına alındığı 263. madde hükmündeki "yasadışı eğitim" düzenlemesinin, Kuran kurslarıyla ilgili bu düzenlemeyi takip edecekleri kapsamadığı açık...O halde, Çiçek'e yüklenenlerin neyi ve kimleri sakınmaya çalıştıkları sorusu ortaya çıkıyor... Çiçek'in yerinde gözü olanları mı? Yasadışı din eğitiminden güç alanları mı ?Adalet Bakanı, bu tartışmaya girmek istemiyor.Sadece, "Beni dolmuşa bindirmeye çalışanlar varsa, ben AKP'de en deneyimli siyasetçilerden biriyim, dolmuşa binmem' demekle yetiniyor... fbila@milliyet.com.tr Kuran öğrenimi