Türkiye, Avrupa Birliği'ne verdiği program doğrultusunda idam cezasının kaldırılmasını tartışıyor.
Tartışılan idam cezası mı?
Aslında değil...
Tartışma Abdullah Öcalan hakkında verilen idam cezasıdır.
Öcalan'ın idam cezası olmasa, bugünkü tartışmanın boyutu farklı olurdu.
Türkiye 1984 yılından bu yana idam cezasını fiilen uygulamıyor. Toplumda genel olarak idam cezasının kaldırılması yönünde bir eğilim olduğu da gözleniyor.
Ancak, Öcalan, PKK ve terör eylemleri, Türkiye'nin idam cezasını tümüyle hukukundan çıkarmasını engelliyor.
Siyasi partilerin bugünkü tavırlarını belirleyen de yine Öcalan'ın idam cezası olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde idam cezasını ısrarla savunan bir parti yok. İdam cezasının kaldırılmasına karşı çıkan partilerin gerekçesi ise idam cezasından yana olmaları değil, Öcalan'ın idam cezasını kaldıran parti konumuna düşmekten çekinmeleri. Partilerinin böyle bir karar karşısında oy kaybedeceklerini düşünmeleri.
Bu noktada MHP'nin özel bir yeri olduğunu da belirtmek gerekli. MHP'nin ideolojisi ve dayandığı taban Öcalan ve PKK konusunda esnekliğe izin verecek nitelikte değil. Varlık nedenini, özellikle de 1999 seçimlerindeki başarısını büyük ölçüde PKK karşıtlığına borçlu olan MHP'den, Öcalan'ın da yararlanacağı şekilde idam cezasının kaldırılmasına destek olmasını beklemek gerçekçi değildir.
DYP de hem anamuhalefet partisi olarak, hem de sağda bir parti olarak MHP'yle benzeri bir tutum içindedir.
Sağda veya solda partilerin Öcalan'ın idam cezasının kaldırılması sonucunu doğuracak bir düzenlemeye kolayca destek vermeleri zordur.
Bu nedenle "orta yol arayışları"nı anlayışla karşılamak gerekir.
30 bin kişinin yaşamına mal olan 20 yıla yakın bir süre devam eden ağır bir terör saldırısı altında kalmış, binlerce şehit vermiş, yine de terör tehdidinden hala kurtulamamış bir ülkede, bu kararın kolayca verilmesini ve toplumca da desteklenmesini beklemek de gerçekçi değildir.
Avrupa'nın da Türkiye'nin "ev ödevlerini" yapmasını beklerken bu gerçekleri göz önünde bulundurması gerekir. Ama bulunduracağını beklemek de yine gerçekçi değildir.
Bu koşullarda Türkiye'nin, Anayasa'da ceza hükmünü bırakıp, Türk Ceza Yasası'ndan idam cezasını kaldırmak gibi hukuk mantığı açısından pek de yerine oturmayan bir ara formül arayışı içine girmesini anlamak gerekir.