Sorunlara vurgu yapmakla birlikte geleceğe ilişkin değerlendirmeler genellikle iyimserdi. Özellikle Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarıyla kıyaslandığında bugün ulaştığı düzey bu iyimserliğin temel kaynağını oluşturuyordu.Kuşku yok ki, 20. yüzyılda, birçok çağdaşı tarihe gömülmüşken, Türkiye Cumhuriyetinin ayakta kalmış olması dahi bir başarıdır. Çağdaşlaşma yolunda aldığı mesafe gerçekten özellikle İslam dünyasına örnek olacak niteliktedir.Bunu, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Atatürk ilke ve devrimleriyle Türkiye gibi modern bir devlet kurulmuş olmasının Fransız Devrimi kadar önemli olduğunu belirterek vurguladı.Geleceğe baktığımızda...Türkiye için iki büyük projenin en önemli etkenler olacağını söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi Avrupa Birliği, diğeri de Büyük Ortadoğu Projesidir. Türkiyenin bu iki proje içinde nasıl bir yer alacağı, geleceğini de belirleyecektir.Bu yer alışta kendisini akıntıya mı bırakacağı, yoksa, kendi öncelikleri ve gücüyle mi yer tutacağı sorusu önemlidir.Avrupa Birliği açısından yaklaşıldığında, Türkiye, Kopenhag kriterleriyle birlikte önüne konulan özel koşulları da yerine getirmiş bir ülke olarak, müzakere tarihi almayı, tam üye olmayı hak etmiş konumdadır. Türkiyenin bu hedefinde bir sapma yoktur.Şimdi sıra Avrupa Birliğindedir. Türkiyenin hakkını teslim edip etmeyeceği, müzakere tarihi verirken yeniden ağır ve özel koşullar getirip getirmeyeceği kısa süre sonra belli olacak. Bu, ABnin Türkiyeyi içine almaya hazır olup olmadığını, tam üyelik yerine özel statü gibi özel bir uygulama düşünüp düşünmediğini de ortaya koyacak. O zaman ABnin iyi niyet taşıyıp taşımadığı da anlaşılacaktır.Büyük Ortadoğu Projesine gelince...Bu proje içinde ABDnin ne yapmak istediği henüz tam olarak belli değildir. Genel yaklaşımla Ortadoğu ülkelerine demokrasi getireceği belirtilen projenin uygulama alanı bulup bulamayacağını ve sonuçlarının ne olacağını kestirmek için henüz erkendir. Ancak, bu projenin tartışıldığı süreçte Türkiyeye yeni bir misyon yükleme, bu amaçla mevcut yapısını değiştirme, rejiminin niteliğiyle oynama gibi soru işaretleri de ortaya çıkmıştır.İki projenin alacağı şekil Türkiye için çok önemlidir.Her iki projede de Türkiye, kendisine biçilen misyonu üstlenen bir figüran olmamalı, geleceğini tümüyle dış aktörlerin dizaynına bırakmamalıdır. fbila@milliyet.com.tr 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle düzenlenen etkinlikler vesilesiyle Türkiyenin bugününe ve geleceğine ilişkin olarak asker - sivil yetkililerin görüşlerini dinledik.