Ekonomik bağımlılığın, özellikle savaş koşullarında nasıl siyasi bağımlılığa dönüştüğünü Irak sorununda da görüp yaşadık.
Ağır borç yükünün ülkeleri nasıl zor duruma soktuğunu başta gelen örneklerinden biri de Türkiye oldu. Türkiye, bu baskı altında siyasi kararlar almaya zorlandı.
Kim ne derse desin eğer Türkiye dış borç yükü ağır olmayan, ekonomisi üretken, güçlü bir yapıya sahip bir ülke olsaydı, sesi ve tavrı daha gür çıkardı.
Türkiye’nin savaş koşullarında nasıl zorlandığı ortaya çıkınca birçok insanın aklına "Türkiye bu borç yükünden kurtulmalı ama nasıl" sorusu geldi.
Son zamanlarda bazı sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde çözüm önerileri geliştiriliyor. Bu borç yükünden elbette halk sorumlu değil. Buna karşın ulusal sorunlarla karşılaşıldığında nasıl katkıda bulunabileceğini düşünüyor.
Bu bağlamda geliştirilen bazı düşünceler Başbakan Tayyip Erdoğan’a iletilmiş durumda. Başbakan Erdoğan, bu düşüncelerin, projelerin hayata geçirilip geçilemeyeceği konusunda bir çalışma yapılmasını da istemiş.
Bunlardan iki tanesi düşünce olarak biraz daha olgunlaşmış görünüyor:
1- Ulusal birlik bonosu çıkarmak,
2- Bağış tekliflerini organize ederek bir kampanyaya dönüştürmek.
Birincisi doğrudan bono ihraç ederek vatandaşa borçlanmak düşüncesi. En küçüğü 100 dolarlık olmak üzere döviz cinsinden çıkarılacak Hazine bonolarının halka satılması. Bir yıldan üç yıla kadar değişik vadelerle sunulabilecek olan bu bonolar için faiz ödenmeyecek ancak, döviz cinsinden olacak.
İkinci düşünce ise sivil toplum kuruluşları tarafından geliştirilen ve "kendi borcunu kendin öde" sloganıyla gündeme getirilen bağış kampanyası. Bir zamanlar İbrahim Betil’in eğitim için yürüttüğü bağış kampanyası gibi...
Başbakan Erdoğan’ın, bu düşünceler, projeler için yasal durumun uygun olup olmadığına bakılması yönünde talimat verdiği biliniyor. Konu AKP’nin MYK toplantısında da değerlendirilecek. Uygulanabilir görülürse, borç yükünün hafifletilmesi, en azından maliyetinin düşürülmesi için bu projeler hayata geçirilecek. Yasal engel görülür veya uygulanabilir bulunmazsa rafa kaldırılacak.
Başbakan Erdoğan ve kurmayları kısa süre içinde bu projelerle ilgili kararlarını verecekler.
Tabii, özellikle bağış konusunda Başbakan ve hükümeti düşündürecek olan konu yolsuzluklarla mücadele olacak. Halkın, "hortumcu" olarak nitelediği kişi veya şirketlerin uçurduğu kaynakların yükünün halka bindirilmesi anlamına da gelecek bağış kampanyasının vicdanlarda yer bulabilmesi için Erdoğan hükümetinin bu kişilere karşı da harekete geçmesi gerekli.
Türkiye borç sarmalından kurtulmadıkça fakirlik kısır döngüsünden de kurtulamayacak...