"İKİ turlu" tartışılıyor.
Destekleyen partiler sadece belediye başkanlarının iki turda seçilmesini öneriyorlar.
Gerekçe, yerel yöneticilerin halkın çoğunluk tercihiyle seçilmesi.
Aynı yaklaşım genel seçimler için gösterilmiyor.
Tartışma daha çok hukuki boyut üzerinde yoğunlaştı. Böyle bir düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olup olmayacağı inceleniyor.
İşin siyasi boyutuna gelince...
İki turludan beklenen siyasi fayda; çok genel yaklaşımla "parçalanmış merkez" karşısında radikal akımların yüzde 20'ler düzeyindeki oyla yerel iktidarları kazanmalarının önüne geçilmesi.
Varsayım, ikinci turda parçalanmış merkez oyların radikal akımlar karşısında birleşeceği ve böylece yerel iktidarların radikallerden alınacağı yönünde.
Bu varsayımın dayandığı "varsayım" da şu:
"Seçmenin ikinci tercihini adayın Cumhuriyet'in temel nitelikleri karşısındaki durumu belirler."
Örneğin, ikinci tura Fazilet Partisi'yle merkez sağda veya soldaki bir parti kaldığında, sağda veya solda oluşuna bakmadan oylar Fazilet'in karşısındaki partinin adayında birleşir ve seçim kazanılır. Demokratik laik Cumhuriyet'i savunan bütün seçmenler ikinci tercihlerini aynı yönde kullanırlar.
Veya...
İkinci tura HADEP kalmışsa. Diğer bütün seçmenler, karşısındaki partinin adayını desteklerler ve seçim yine kazanılır.
Varsayımlar geçerli kabul edilirse, "iki turlu"dan beklenen siyasi sonuçlar alınabilir. Ancak, her seçim bölgesinde aynı sonuç çıkmayabilir.
Örneğin iki tura karşın Güneydoğu'da bazı illerde HADEP, bazı illerde Fazilet seçimi kazanabilir. Seçmenin tercihi "Cumhuriyet ve karşıtları" biçiminde etkilenirse, özellikle Güneydoğu'da merkeze uzak çıkacak sonuçların, "karşıtların kazanması" veya "Cumhuriyetçilerin kaybetmesi" olarak yorumlanması kaçınılmaz olur.
Ayrıca, özel olarak Güneydoğulu, genel olarak da sağ seçmenin, dini ve dince kutsal sayılan sembolleri kullanan parti ve adaylar karşısında, "ikinci tercihi"nden emin olmak da zordur. Sağ liderlerin yakın siyasi geçmişimizde oy uğruna bu konuda verdikleri ödünler de dikkate alınırsa, bu liderlerin hitap ettikleri seçmen tabanındaki "ikinci tercih bilinci" ve "kriterleri"nin çok iyi analiz edilmesi gerekir.
"İki tur"un palyatif bir önlem olmaması için...
Seçmenin, altyapı kurumlarına dayalı, ekonomik ve sosyal ölçülerle hareket eden bilinç düzeyine ulaştırılması, buna karşılık sınıfsal bilinç taşımayan üstyapı sembolleriyle hareket etmekten kurtarılması gerekir.
Bunun için de öncelikle siyasi partilerin bu bilinç ve ölçülerle örgütlenip siyaset yapmaları ve liderlerin "Şark kurnazlığı"nı bırakmaları gerektiği unutulmamalıdır.
Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr