IMF heyetiyle görüşmelere katılan Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, dünkü görüşmemizde şu saptamayı yapıyor:
"Türkiye'nin borç kısır döngüsünü kırması için iç borç yapısını mutlaka değiştirmesi gerekiyor."
- Bu yapı nasıl değişir?
- Bu çok zor değil. Türkiye 1999 borç yükümlülüklerini rahatlıkla yerine getirir. Ama, asıl sorun borç yapısını değiştirmektir. İç borçlanmanın toplam maliyeti çok yüksek. Dün, yüzde 144'le borçlandık. Enflasyon yüzde 54. Yüzde 40 - 50 düzeyinde reel faizle borçlanıyoruz ki, bu çok pahalı. Bu kısır döngüyü kırmanın yolu, daha ucuza bulunacak bir kaynakla iç borç ödemesi yapmaktır.
- Nasıl bir kaynak bulunabilir?
- Eğer, 15 - 20 milyar dolar uzun vadeli bir dış borç bulabilirsek, bu kaynak iç borç ödemelerinde kullanılır ve bu döngü kırılır. Türkiye'nin 1999'da ödemesi gereken borç faizi 9 katrilyon lira. 15 - 20 milyar dolarlık bir dış kaynak iç borç ödemelerine yönlendirilirse, bu bize 2 katrilyonluk faiz tasarrufu sağlar ki, bu da Türkiye'nin artık rahat nefes alması demektir.
- Bu kaynağı IMF sağlayabilir mi? Ankara görüşmelerinde bu konu gündeme gelecek mi?
- Bu kaynağı IMF de sağlayabilir, Dünya Bankası da sağlayabilir. Tabii, böyle bir kaynağın 38 yaşında emekli olacakların finansmanında kullanılmaması şartıyla. İç borç ödemelerinde kullanılması koşuluyla sağlanabilir. IMF'ye bu konu açılacak. Ama, Ankara'daki görüşmeler daha çok yakın izleme anlaşması çerçevesinde sonuçların değerlendirilmesi, bu konular belki ilke düzeyinde dile gelebilir. Ancak, esas olarak, Sayın Hikmet Uluğbay ve heyetinin ABD'de yapacakları IMF görüşmelerinin konusu olur, orada ele alınır.
- IMF'nin koşulları neler olabilir?
- Öncelikle sağlam bir mali yapı istiyorlar. Finans dünyasının uluslararası normlara uygun olmasını istiyorlar. İşte Meclis'te bulunan Bankalar Kanunu değişikliği bu amaçlara uygundur. Eğer yasalaşırsa, uluslararası normlara uygun bir bankacılık sistemi oluşur. Basel Komite adı verilen ve uluslararsı bankacılık işleyiş ve denetiminin kurallarını belirleyen komitenin ortaya koyduğu ölçüleri, böylece sisteme sokmuş oluruz. Diğer bir beklentileri de sosyal güvenlik reformu. 38 yaşında emeklilik olanağı tanınması ve bunun finansmanı sorun. O konuda da tasarılar Meclis'te. Özellikle yeni işe girenler için 50 - 55 yaşta uzlaşma sağlanmış durumda. Bu iki yasa çıkarsa, IMF'nin öngördüğü uluslararası normlar yaşama geçmiş olur.
* * *
TEMİZEL'in saptamasına katılmamak mümkün değil.
Borç kısır döngüsü kırılmadıkça, Türkiye'nin düze çıkması zor.
Tabii kısır döngü, devlet ve vatandaş açısından geçerli.
Oturduğu yerden, enflasyon yüzde 54'ken, devlete yüzde 144'le borç vermek kadar rahat ve karlı bir iş olmasa gerek. Bankaların yaptığı bu. Devlet borç ödemek için bankalardan yüksek faizle borçlandıkça, faiz oranlarını ve enflasyonu da yukarı çekiyor. Bu döngüden de devlet ve vatandaş zarar görüyor.
Asıl faaliyeti, risksiz, yüksek faizle devlete para satmak olan finans sistemi kırılmadıkça, devletin borç batağından çıkabilmesi mümkün değil.
Bu nedenle içerden enflasyonun iki katı oranlarla borçlanmak yerine, dış piyasalardan çok daha ucuza borçlanıp iç borcun belini kırmak en akılcı yol görünüyor.
Devlet, bankaların önünde, "en yağlı para müşterisi" oldukça, hangi hükümet olursa olsun, ne reel kaynaklarını artırabilir, ne kaynak dağılımını, ne de gelir dağılımını düzeltebilir.
Yazara E-Posta: f.bila@milliyet.com.tr